Sevdanın Rengi Eski bir radyom var. Geçen ay çatı katında elime geçti. Hala çalışıyor. Pek radyo dinleme alışkanlığım da yoktur. Büyük babamdan kalan tek hatıra olduğu içinde atmaya kıyamadım. Bu…
Son Yazılar
Fakat Müzeyyen İlhami Algör’ün “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” kitabını uzun bir zaman önce okudum. Kitap hem anlattıklarıyla hem de yazım üslubuyla okuduğum en derin, en farklı kitaplardandı… Filmi…
6:27 Treni / Jean-Paul Didierlaurent Can Yayınları Çeviren: Aysel Bora 136 sayfa Bol ödüllü bir Fransız öykücünün ilk romanını okudum. Hani kısacık novellalarıyla canımıza okuyan Zweig ya da Peyami Safa…
Aşk Nedir? Hayatın en latifeli en kadifeli yönünü görmek gerekir bazen. Yalansız olmalı aşk dediğin, küçük yalanların yerini çiçekler almalı. Ancak unutmamalı, aşk ucu bucağı olmayan okyanuslarda yapılan yolculuklara benzer.…
Yabancı Akşamüstüne doğru. Ufak bir sarsıntı. Yer ayaklarımdan kayıyor. Çok üstteyim ben, zirvede. Ağaçlar sallandı aniden kasırga çıktı. Seni gördüm. Hâlâ karşımdasın, hoş karşımda olmasan da görürüm seni. Işık hızıyla…
Marika’m (Babamın tabiriyle o, ‘gâvur’ların sonuncusuydu) Bir kış günüydü. Okulun merdivenlerini yavaş yavaş çıkıyordum. Herkes telaşlıydı, ben sakin; herkes hızlıydı, ben yavaş. Dalmışım… Beth’in ortadan kayboluşunun ilk günleriydi. Dalgınlığım her…
dünyevi işler Demlenmiş çayı cam kupaya doldurdum. Bir kaşık da şeker; fazlası zarar. Hızla karıştırmaya başladım. Bir an önce karışsın, bir bütün olsun. Ona tat verebilsin diye. Günün birinde biri…
Munis Ölüm Ölümü, kim kabullenip sineye çekebilirdi ki hemencecik? Ama ona daha bir zordu sanki. Zaten iki nefestiler, hastalığın sarmaladığı yuvalarında. Yıllarca denemiş, ancak çocuk kahkahası yankılanamamıştı duvarlarında. El ele…
Suya Hasret Denizler Ah şu denizler nasıl da birbirlerine kavuşup koca bir okyanusa dönüşüyorlar. Biz de seninle kavuşsak birbirimize dönüşebilir miyiz? Yok olmuş olanı var edebilir miyiz? Yeniden Herkesin bir…
Gidişler ve Geride Bırakılanlar Kapı çalıyor, geldi “Hoş geldin.” Hâlâ aynı parfümü kullanıyor. Çok güzel... Özlemişim diyebilirim. “Terlik vereyim mi?” Saçları düz; böyle severdim eskiden de, hatırlıyor olmalı. Belki de…
Ayaklanan Kelimeler Kelimeler hareket ederler mi? Evet bugün kelimeler adeta koşmak için can atıyorlardı. Dilden dökülmek istiyorlardı, Camı açıp da sonunu göremedikleri boşluğa bırakıyorlardı kendilerini. Niye bu kadar aceleciydiler ki…
Bir Fotoğraf Aldım karşıma seni, Fotoğrafını Önce baktım saatlerce Fotoğrafına bile konuşmaya, Gücüm kalmamış Tek bir cümle çıkmadı ağzımdan saatlerce Her gün tekrarladım bunu, Rutine döndü Kendime acı çektirme yöntemim…