Sosyal Antropoloji Sayesinde Kazandıklarım
0

Sosyal Antropoloji Sayesinde Kazandıklarım

Güzel alıntılar öncesi güzel bir albüm için: https://www.youtube.com/watch?v=yundAnnvwxY

“Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir. ” Karl Marx – Alman İdeolojisi

“İnsanın kendi doğasına yabancılaşması kapitalist toplumun en temel kötülüğüdür.” Karl Marx – Zincirlerimizden Başka Kaybedecek Neyimiz Var!

“Bu olgular(toplumsal olgular), bireyin dışında bulunan ve sahip oldukları bir zorlama gücü sayesinde, kendilerini ona kabul ettiren davranma, düşünme ve hissetme biçimlerinden oluşurlar.” Emile Durkheim – Sosyolojik Yöntemin Kuralları

“İnsanların elinden geleni yaptım; bu da çok az. Evrende bir düzen olamayacağı, çünkü bunun, Tanrı’nın istemini ve O’nun her şeye yetene gücünü inciteceği düşüncesini kabul etmek güç. Bu nedenle, Tanrı’nın özgürlüğü, bizim hüküm giymemiz ya da en azından gururumuzun hüküm giymesidir.” Umberto Eco – Gülün Adı

“Bir din, kutsal, yani ayrı ve yasak sayılan şeylere ilişkin olan ve kendisine katılan herkesi “Kilise”(tapınak) denilen bir manevi topluluk durumunda birleştiren tutarlı inanç ve eylemler dizgesidir. Tanımımızda yer alan ikinci ögenin önemi birinciden az değildir. Çünkü, din kavramının tapınak kavramından ayrı düşünülemeyeceğini göstermekle, dinin son derece ortaklaşa bir şey olduğunu ortaya koymaktadır.” Emile Durkheim – Dinsel Yaşamın İlk Biçimleri

“Görsel sanatlar her zaman belli bir koruyucu kabuk içinde varolagelmişlerdir; başlangıçta bu kabuk gizemli ya da kutsal bir şeydi. Bu kabuğın bir de maddesel bir yanı vardı: Bu, yapıtın içine oturtulması ya da içinde saklanması için yapılan yer, mağara, binaydı.” “Sonra sanatın sardığı koruyucu kabuk toplumsal bir şey oldu. Yönetici sınıfların kültürüne girdi. Bu arada bu sınıfın yaşadığı saray ve evlerin içinde insanlardan ayrıldı, koparıldı.” “Çağdaş yeniden canlandırma araçlarının yaptığı, sanatın yetkesini yıkmak ve onu koruyucu kabuklardan kurtarmaktı. Tarihte ilk kez sanat imgeleri gelip geçici, her yere taşınabilen, değeri maddesine bağlı olmayan, kolayca bulunabilen, değersiz, bedava şeyler oldular. Dilin bizi sarıp sarmaladığı gibi sardılar çevremizi. Yaşamın genel akışına karıştılar; bu akış üzerinde kendi başlarına hiçbir etkileyici güçleri kalmadı artık.” John Berger – Görme Biçimleri

“Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir.” John Berger – Görme Biçimleri

“Eski materyalizmin bakış açısı, sivil toplumdur; yeni materyalizmin bakış açısı ise, insan toplumu ya da toplumsal insanlıktır. Karl Marx – Alman İdeolojisi

“Ekolojik bir toplum yaratmalıyız; yalnızca arzu edildiği için değil, doğrudan zorunlu olduğu için de. Hayatta kalmak için yaşamaya başlamalıyız. Böyle bir toplum, kapitalist teknoloji ve burjuva toplumunun tarihsel gelişiminin özellikleri olan; makineler ve emeğin en ince ayrıntılarına kadar belirlenmesi, kaynakların ve insanların devasa endüstriyel teşebbüsler ve kentsel birimlerde yoğunlaştırılması, yaşamın katmanlara bölünmesi ve bürokratikleştirilmesi, kentin kırdan ayrılması, doğanın ve insanların nesneleştirilmesi şeklindeki tüm eğilimlerin kökten tersine çevrilmesini gerektirir.” Murray Bookchin – Ekolojik Bir Topluma Doğru

“Birden korkunç bir sigara içme arzusu duydum. Yalnızca bir arzu da değildi, açlıktı, susuzluktu. Ve o anda kabustan uyandım. Gökyüzü yerine oturdu, kıyı da öyle. Ve pompanın sesini duydum. Bedenimdeki suyun soğukluğunun farkına vardım. Sonra zihnim berraklaştı, nehirle olan ilişkim yerli yerine oturdu. Suyun üzerinde duruyorsam da onun parçası değildim. Şu an ölürsem, tıpkı doğduğum gibi ölmüş olacağım, bunda iradi bir tasarrufum olmayacak diye düşündüm. Bütün yaşamım boyunca seçim yapmadım, karar vermedim. Şimdi bir karar veriyorum. Hayatı seçiyorum. Yaşamalıyım çünkü mümkün olan en uzun süre birlikte kalmak istediğim birkaç kişi ve yerine getirmem gereken sorumluluklarım var. Hayatın bir anlamı olup olmaması beni ilgilendirmiyor. Eğer affedemiyorsam, unutmayı denemeliyim. Güçle ve marifetle yaşamalıyım. Ellerimi ve ayaklarımı hareket ettirdim, sertçe ve güçlükle. Ta ki bedenimin üst kısmı suyun üstüne çıkana kadar. Sahnedeki bir komedi oyuncusu gibi, geriye kalan tüm gücümle bağırdım, İmdat! İmdat!” Tayeb Salih – Kuzeye Göç Mevsimi

“Yapraklar devamlı düşer ama her düşüş yeni bir düşüştür.” Doğan Özlem

“Milli bayramlarda söylenen milli marşları alın örneğin. Sözler ne kadar bayağı, ezgi ne kadar sıradan olursa olsun, bu marşların söylenmesinde bir eşzamanlılık deneyimi vardır. Böyle anlarda birbirlerine tamamen yabancı insanlar aynı ezginin eşliğinde aynı dizeleri okur. İmge: Tek bir tını. Marseillaise’i, Waltzing Matilda’yı ya da Endonezya Raya’yı söylemek, tek bir tınıda buluşma, hayali cemaatin fiziksel gerçekliğini yankıda bulma imkanı demektir. nasıl da kendinden geçer insan bu tek tınıda! Başkalarının da bizimle tam aynı anda ve şekilde bu şarkıları söylediğinin bilincinde olsak bile onların kim oldukları, hatta yanı başımızdakiler dışında kalanların nerede oldukları hakkında en küçük bir fikrimiz yoktur. Bizi birbirimize bağlayan hayali bir ses dışında hiçbir şey yoktur.” Benedict Anderson – Hayali Cemaatler

“Sınırlamaların farkında olmak, şimdiden onların ötesinde olmaktır.” Georg Wilhelm Friedrich Hegel

“Felsefe yolda olmaktır.” Martin Heidegger

Yazarın (antropolog) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Sosyal Antropoloji Sayesinde Kazandıklarım

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir