Peri Masalı
  1. Anasayfa
  2. Çocuk Edebiyatı

Peri Masalı

Yazan: Feyza KURT

0

Peri Masalı

Benimle bir peri masalı hayal etmek ister misin? Hani şu ünlü külkedisi, pamuk prenses ve yedi cüceler ya da çizmeli kedi gibi… Ama bu sefer ikimiz için de farklı olacak yazan ben, yaşayan ben, okuyansa sen olacaksın.

Hadi önce bir prensesimiz olsun. Ama bu prenses daha küçücük bir kız olsun tamam mı? Öyle masallardaki gibi dünya güzeli genç bir kız değil daha. Sadece küçük bir kız… Hem zaten hepsi dünya güzeli değil mi? Hepsi aynı dünyada yaşamıyor mu? Hangisi “en” ki?

Hadi şimdi de kral ve kraliçeden bahsedelim seninle biraz. Kraliçemiz prensesin gördüğü en güzel ve en güçlü kadın olsun olur mu? Kraliçe, prensesin dünyasında gördüğü en güzel, en güçlü ve en zeki kişi olsun? Güçlü olsun ki dayanabilsin, zeki olsun ki prensesin sorunlarını çözebilsin, güçlü olsun ki savaşabilsin… Devlerden bahsediyorum tabii ki… Sen anlamışsındır.

Peki ya kral? Bizim masalımızın kralı kötü. Ülkesine sahip çıkamıyor. Ülkesi yıkılacak. Kraliçe ülkeyi tek başına yönetmeye çalışıyor ama nafile… Kral o kadar kötü ve o kadar umursamaz ki ülkesiyle hiç ilgilenmiyor bile; yani yansa umurunda değil!

Bizim küçük prenses bir gün uyanmış. O gün uyanmış uyanmasına ama her zamanki gibi penceresine uzanan yemyeşil ağaç dallarının arasından süzülen güneş ışıkları ve rengârenk kuşların ötüşmesiyle değil de krallığın yıkıldığı nidalarıyla uyanmış. Uyanmış ama kalkmamış yumuşacık kaz tüyü yatağından çünkü çok korkmuş. Krallığın yıkılacağını kraliçe hep söyler, kurtarmaya çalışırmış ama bunun gerçek olacağını hiç düşlememiş küçük prenses. Bunun için de korkmuş. Bir süre tavana bakmış ve sonra kalkmış güzelim ve sıcak yatağından. Ona görünmeden kraliçeye bakmış. Ağlıyormuş. Kraliçenin krala bağırışlarını duyduğunu çaktırmadan sarayın odalarından birine doğru, krala bakmış ama kral hiçbir şey olmamış gibi o sabahki mükemmel kahvaltısını yapıyormuş. İçten içe sinirlenmiş küçük prenses. “Umursamaz!” diye düşünüp dudağını bükmüş ve annesinin yani kraliçenin yanına gitmiş. Kraliçe başını kaldırıp ona bakmış. Gözleri kızarık ve ıslakmış. Küçük prenses kraliçeye sevimli bir şekilde gülümsemiş. Bunun onun ağlamasını durduracağını düşünmüş. Çünkü o kadar çaresiz ve üzgün bir durumdaymış ki kraliçe biraz daha ağlamaya devam etse o da hıçkırıklarına boğulacakmış. Gözleriyle “Şimdi ne olacak?” demiş kraliçeye. “Şimdi ne olacak? Bizim krallığımız mı yıkıldı? Biz saraysız mı kaldık? Bizim artık kralımız yok mu?”

Ondan sonraki üç ya da beş gün sonra, kraliçe yeni bir krallık ve yeni bir saray bulmuş. Kraliçe, küçük prenses, büyük prenses yani kısacası saray halkı kral olmadan bu saraya taşınmış. Aradan üç yıl geçmiş. Küçük prenses artık küçük değilmiş. Belki de artık bir kral olmadığı için prenses bile değilmiş. Gel zaman git zaman bütün zorluklara alışıldığı ve bütün yaraların kapandığı gibi zaman ilacıyla kralın yokluğunu fark etmez olmuş. Her şey artık eskisi gibi ve belki de biraz daha iyiymiş bile. Prenses artık kötü bir kral ve yıkılmaya hazır bir krallıktan kurtulmuş mutlu bir hayat sürüyormuş. Krala ne olduğunu kimse bilmiyormuş. Kimse onu ne görmüş ne de duymuş. Kimileri der ki kral da mutlu, kimileri de der ki hali perişan bir halde hayatına devam ediyormuş.

Bu masalın sonunda üç elma yok. Çünkü masal daha bitmedi. Bu masal hepsinde olduğu gibi bir gün bitince üç elma bir masalı biten prensesin, bir senin, bir de tüm güzel saray halkının başına düşecek…

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Peri Masalı

İlginizi Çekebilir
Duvar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir