Söyleyin Şimdi Bana! O Hoş Buse…
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Söyleyin Şimdi Bana! O Hoş Buse…

Yazan: Ceyd

0

Söyleyin Şimdi Bana! O Hoş Buse…

11938193_10207411071895454_741718311_n

‘ezginin günlüğü-sigaramın dumanı’  şarkısı ile okunması rica olunur…

Pencerenin buğusuna kondurulan o hoş buse bari silinmesin…

Kadın, hastaneden çıkabilmeyi başarmıştı. Düşmeden, bir yerlere çarpmadan yürüyebilmek oldukça zordu onun için. Belki de hiç bu kadar gözü kararıp, başı dönmemişti. Vücudundaki yanmalar artmaya başlamıştı. Kadın o an eskiye çevirdi düşüncelerini. Eskiye… o acayipliklerle, zorluklarla dolu eskiye…

Adam…

Kadın, adamı düşündü… o alkolik adamı… kadın alkol kullananlardan nefret ederdi. Oysa alkolü de kullanma şekilleri farklı farklıydı. Bunu adamdan sonraları öğrenmişti kadın…

Adamı düşündü… susarak muhabbet edişlerini… penceresinin yansıttığı o devasa ışığı… içten içe ağlayışlarını… yalnızlığa alışmak zor olduğu halde, kendini alıştırabilmek adına herkesten kaçmaya çalıştığını…

Adamı düşündü… hatır, işin içine girmesin diye içemediği kahveyi…

Adamı düşündü… pencerelerden atlayıp anahtar aramalarını…

Adamı düşündü… gökyüzüne bakıp delicesine dönmelerini… en büyük yıldızı seçmeleri gerekirken gidip ikisinin de aynı yıldızda kilitlenmeleri…

Adamı düşündü… kadına, güzelliğini hatırlatan adamı…

Herkesin bu dünyada kiracı olduğunu…

Kadın O’nu İstanbul’daki kuşlara benzetmişti. Nasıl benzettiğini sorduğunda kadın sadece yere bakıp susmayı tercih etmişti. Tıpkı onun her zaman kadına yaptığı gibi…

Ey adam! Kadın, o kuşlarda senin bir baba gibi yürüyüşünü, duruşunu, bakışını ve hissedişini görmüştü!

Ey adam! Herkes daima sana kızardı, kadın bunu bilirdi. Fakat bu durumu senden gizlemeyi de iyi bilirdi. Yalanların olurdu. Kaçamak yalanların. Kadın bunu da bilirdi. Bilirlerdi. Yine de senin önüne geçip tüm o kötü bakışların hedefi olmaya razıydı. Ağlatırlardı. Çoğu gece ağlardı kadın. Bildiği halde, bunların olacağını bildiği halde, senin yanında olmak isterdi…

Adam bir gece, en üzgün anlarından birinde, kadına ‘ sana hiç yalan söyledim mi?’ demişti. Kadın sadece başını sallamıştı ‘hayır’ kelimesi ağzından çıkamadığı için… ondan gelen tüm yalanları düşüncelerinde temizleyip güzel bir hale çevirmeyi bilirdi kadın…

Ey adam!

Sözleriniz vardı sizin!

Kadın tüm bu sözleri bir bir yerine getirmişti. Sizse sözlerinizi her zaman susarak geçiştirmiştiniz.

Sustun adam!

Sen her zaman sustun!

Kadın olup biteni yazarken gözleri yine kararmaya başladı. Eve gidemedi. Kimseyi üzmek istemezdi. Melek gibi yüreğinden, bedeninden ve gözlerinden dökülen gözyaşları ve acılar üzerdi herkesi. Sırf bu yüzden kimseye haber vermeden kendini bir kafede gizlemeyi tercih etmişti.

Kadının ağzı dahi acı dolu sözcüklerle cebelleşmeye başlamıştı. Yardımcı olabilmek adına bir acı kahve de kendisi söyledi. Bu sefer çikolatasını yememişti. Bulunduğu duruma gitmeyeceğini biliyordu.

Sustu…

Yalanlar geldi aklına yine… masum zannedilen fakat insanın canını delicesine yakan yalanlar… kendini unutmak istedi o an. Tüm renkleri birer birer silinmişti. Teninde renklerden eser kalmamıştı.

Ve o gerçekçiliği… soğuğu sevmeyişi… kadın, hayal kurmayı öğretmek istediği vakit gerçekçiliğinden taviz vermek istemeyişi… bu yaşa kadar bu bakışla gelebildiği… ey adam! Sen hayal de kurma!

Kadının kalkma vakti gelmişti. Tren yollarında ezilmek mi? ‘’yoo, hayır.’’ Başı artık o kadar dönmüyordu. Sorun değildi bu…

-benim içimdeki çocukların hepsi teker teker ölüyor… sizin de artık içinizde çocuklar oynamıyor. Simitlerini ellerine alıp koridorlarınızda koşuşturan çocukları göremez oldum… sanırım trenler de şu sıralar içimdeki çocuklar gibi…-

Kır papatyası…

‘güzel kokulu, sıcak kanlı, bir insan yavrusu sevin!’

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Söyleyin Şimdi Bana! O Hoş Buse…

İlginizi Çekebilir
bir kitap bir anı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir