Dünya’da Bir Nokta
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Dünya’da Bir Nokta

0

Dünya’da Bir Nokta

İkinci dünya savaşı yılları… Ekmeğin karneyle satıldığı zamanlar. Savaşa gireceğimiz dedikoduları gazetelerin başköşelerinde savaş çığırtkanlığı yapan yazarlar tarafından ballandıra ballandıra anlatılıyor. İçlerindeki öfkenin dışa vurumu gibi!

Babam işten eve döndüğünde, koltuğunun altındaki günlük gazeteyi salondaki masanın üzerine bırakıyor. Annem sofrayı çoktan hazırlamış. Yer sofrası; Hatay’da geçirdiğimiz günlerden kalma bir alışkanlık. Ben ve küçük kardeşim aceleyle oturuyoruz sininin başına. Ekmeğimiz az. Tereyağı ve üzüm hoşafı var. Biraz da peynir… Annem ve babam birkaç lokmayla yetiniyor. Biz karnımızı doyuralım diye… Ben ve kardeşim umursamıyoruz. Aç karınlarımızı doyurmaktan başka bir düşüncemiz yok çünkü.

Yemekten sonra babam günlük gazetesini okumaya koyuluyor. Annem mutfakta bulaşıkları yıkamakla meşgul. Kardeşimin süt dişleri dökülmeye başlamış. Diş ağrısı çekiyor. Ben ise radyoda adını bile bilmediğim şarkıları dinleme telaşındayım. Dışarısı soğuk. Salonun ortasındaki sobada yanan çam dallarının seslerini ara sıra işitiyorum.

Bir müddet sonra kar başlıyor. Pencereden dışarısını izlemek ise sevincim oluyor. Birkaç saate beyaza bürünecek dışarısı.

Annem mutfaktan geldiğinde yatma vaktini bildiriyor. Salonun ortasına bir yer yatağı seriliyor. Uykum yok. Yine de uyumaya çalışıyorum. Kardeşim iniltiler eşliğinde yanıma kıvrılıyor. Diş ağrısı yüzünden gece boyunca çıkardığı sesler, benim de uyumama engel oluyor.

Sabah okula yarı uykulu halimle, içerisine su alan ayakkabılarımla yürüyerek gidiyorum. Öğretmen masasının önündeki soba, sınıfı ısıtmaktan aciz… Öğretmen gelene kadar ayakkabılarımı kurutmakla uğraşıyorum.

Akşama kadar ıslak ayakkabı içinde kalan ayaklarım buruşmuş. Birkaç gün sonra hastalık gelip çatıyor. İki günü ateşler içinde, boğaz ağrıları ve halsizlikle yatakta geçiriyorum. Hastalık yüzünden üç gün boyunca mideme bir şey gitmiyor. Annem sirkeli suyu alnımdan eksik etmiyor.  Üçüncü günün sonunda hastalık tamamıyla vücudumu terk ettiğinde iştahım yerine geliyor.

Çatıdaki eriyen karlar evin saçaklarında buzkıranlar oluşturmuş. Biraz güneş ışığı şehre ulaşmayı başarıyor. İçerideki rutubet kokusu geniz yakıcı. Pencereyi açıp soğuk havanın içeriye girmesine müsaade ediyorum. Kuşlar eriyen karların arasında yiyecek bulma telaşında. Sokaktaki kardan adam erimeye yüz tutmuş. Gözlerini oluşturan kömürler yere düşmüş.

Bir de pencere kenarındaki saksıda yaşamaya çalışan ceren çiçeği var. Soğuğa dayanamayan yaprakları kurumuş. Her şeye rağmen o da bu dünyada var olmaya çalışıyor, tıpkı bizim gibi, Dünya’ da bir nokta gibi…

Yazarın (Mustafa Aslan) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Dünya’da Bir Nokta

1990 Manisa doğumlu. Adnan Menderes Üniversitesi, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu, Yiyecek İçecek İşletmeciliği Bölümü lisans mezunu.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir