1. Anasayfa
  2. Öykü

Deliler Gibi

Yazan: Ali Çalışkan


0

Deliler Gibi – Gözleri birbirine kenetlenmişti. Ara sıra anlamsız ve rahatsız edici gülüşmeleri eşlik ediyordu onlara Deliler Gibi

Gözleri birbirine kenetlenmişti. Ara sıra anlamsız ve rahatsız edici gülüşmeleri eşlik ediyordu onlara ve gözleri başka bir tarafa baktığında ekşi bir ifade beliriveriyordu suratlarında. Çünkü bir kaç saniyeliğine de olsa, gerçek hayata uğramak zorunda kalıyorlardı. Yani ruh hastanesi koğuşunun soğuk duvarlarına, etrafa saçılmış eşyalara ve bağrışıp duran hastalara. Ardından tekrar kenetleniyordu gözleri. O kadar ihtiyaçları vardı ki birbirlerine. Bu kokuşmuş rutubetli binadan tek kaçış yolları karşılarındaki bir çift titrek gözdü. Zamanın akışını durdurup oraya sığınmaları lazımdı.  Ayrıca kaçmaları gereken başka şeyleri, hatıraları da vardı. Ali ve Yağmur onlar çoktan bu gözlere mahkûm olmuşlar. Ali… Köyde oyun oynarken kazara kardeşini öldürmüş ve etrafına baktığı her an kardeşinin cansız bedenini görüyordu. Bu durum onun sürekli korkmasına sebep oluyordu. İçtiği suda kardeşini görüyor. Yediği ekmekte, oturduğu kilimde hep o vardı. Kardeşini her gördüğünde öyle bir kuvvetle sıçrıyordu ki; zamanla ona Ürkek Ali denilir olmuştu. Yağmur ise doğuştan bir hüzün getirmişti sanki bu dünyaya. Çocukluğundan beri sıkıcı hayatından kaçmak için hayaller kurar ve onlar gerçekleşmeyince olabildiğince üzülürdü. Yıllar geçtikçe boynuna astığı ve kimseye anlatamadığı bir kederle dolaşır olmuştu. Bazen saatlerce dalıp gider ve günlerce ağlardı. Kimse bunun neden böyle olduğunu anlayamamıştı. Hatta bu durum normal kabul edilmişti bile. Ta ki bir gün intihar etmeye kalkıncaya kadar… Sonuç olarak yazgı bu iki deliyi mahzen kadar karanlık bu odada bir araya getirdi. Karşılaştıkları bu hastanenin durumu da diğerlerinden farklı değildi. Sürekli inleyen, kahkahaları odaların duvarlarında yankılanan hastalar vardı. Normal bir insanın bile içini incitebilecek bir tablo yani. Belki bu iki dramatik hayatın seyrindeki en güzel şey onların karşılaşma anıydı. Yağmur yine her zaman kurduğu hayallerden birinin içine sürüklenip gitmiş ve o esnada Ali’yi görmüşü. Normalde hayal kurma esnasında dalıp giden bu kız Ali’yi görünce birdenbire sarsıldı. Sanki yıllardır hayallerinde başrol oynattığı o adam çıkıvermişti karşısına. Derken Ali de onun gözlerinin içine bakakaldı. O da yıllardır kaçtığı kardeşinin hatırasını o an Yağmur’un gözlerinde unuttu. İkisinin yüzünde de yıllardır hasret kaldıkları gülümseme belirdi İşte her şey böyle başladı ya da bitti. Zamanla ikisi arasındaki ilişki ilerledi. Hatta Ali de Yağmur’un hayallerine ortak olmaya başladı. Artık ikisi de uydurma hikâyelerin başrolleri haline geldiler. Ama hep birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Her ne yaşadılarsa gözlerinde yaşadılar. Her neyi unuttularsa birbirlerinin gözlerinde unuttular.  Peki, o zaman şunu sormamız lazım; aşk bir delilik midir? Yoksa bizim bütün deliliklerimizden kaçmak için sığındığımız bir liman mıdır?

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
Öykü: Bir Eylül Hikâyesi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir