Güz Fırtınası – Rita Hunter
En başa not: Dikkat!… Romantik bir kitaptır!
Merhabalar Dostlar,
Hani anneannelerimizin eşsiz ve sürprizlerle dolu antika sandıkları vardır, hah işte Sevgili Rita Hunter’ın yazdığı romanslar benim için ara ara açıp kokladığım ve geçmişin naif gölgelerinde huzurla dolaştığım harika birer armağan…
Okumayan dostlar için dikkatli ve temkinli yazmaya çalışacağım…Umarım…!
Güz Fırtınası, içinde zamanı ve gerçekliği kaybedeceğiniz toplam iki romandan oluşuyor. Alışkın olduğumuz Romans karakterleri Jane ve Alexander fırtınada tutunduğumuz dal olmayı başarırken, Antik… Gotik… ve hatta eksantrik Catriona ve İblis Kral tehlikeli ve çığlık çığlığa sahnelerle biz okurları büyülü dünyalarında ağırlıyorlar… İtiraf edeyim, hiç gotik roman okumadım!!! Ama sevgili Rita Hunter, sen yazarsan neden olmasın?
Hammond’lar beni sıcacık, sevgi dolu evlerinde ağırladılar. Anaç Ellen Hammond, sakin ve sağduyulu Mary veeee içime içime sızan Chistopher. 6 Yaşında bir erkek çocuğunu, henüz 3 yaşında bir oğlu olan yazarın bu denli çözümleyebilmiş olması bence övgüyü hak ediyor. Ve evet! Ballı süt-kurabiye ikilisi sayesinde, çenelerinin yayı fazlasıyla gevşek olabiliyor!!!
Birbirinden güzel ve içten sahnelerle dolu Güz Fırtınası… Jane’in akıllı, entelektüel, duygusal, saf ve afacan tavırları ile tüm kalbimle Alexander’a katılıyorum… “Seni sevmemek mümkün değil!”
Jane’de yazarın diğer bir eseri, tıpkı Siyah Kadife’nin baş kadın kahramanı (Emily) gibi zamanın aydın kadınlarından… Hatta tabiri caiz olacak, mürekkep yalamış ve hatta tadına bakmışlardan!!! Kendi başına ideali olan ve uğraşı uğruna birçok fedakârlıkta bulunan ve hatta toplumun tüm önyargılarına rağmen hiç bir zaman vazgeçmedikleri, inatla sürdürdükleri uğraşlarına sahip çıkıyorlar. Her ne kadar Edmund Winterhouse işin içine giriyorsa da, bununla gurur duyacak kadar da komplekssiz bir kadın Jane. Sürekli sorgulayan ve sevdiği adamı “Neden?” diye durmadan sorgulaması ile köşeye sıkıştıran, kendi deyimiyle, “Sorgulamadan nefes bile almam!” diyen biri. Anlayacağınız her eve lazım-lardan!
Rita’nın romanlarında en bi sevdiğim şey, karşılıklı diyalogların zekice ve çatır çatır akması. Anti kahramanların bile konuşmalarını büyük bir merakla ve çözümleme isteği ile okuyor insan. Hele benzetmeler!!! Ah işte beni kahkahaya boğanlardan bir kaçı…: Fizan Tavuğu gibi görünmek… Kanarya yutmuş kedi mutluluğu… Naftalin kokulu cadı… Kuru erik suratlı… Akıl hastası Beatrice (ki kendisini okumak isterim… ilginç, güçlü ve dürüst bir kız o!)…sümsük Phillip… Jane’in içindeki Mary’den hiç bahsetmiyorum bile!?
Alexander’ın, Jane’e karşı bağışıklığının olmamasını sevdim…
Birlikte kitap okurlarken yaşadıkları huzuru hissettim…
Çok uzak ve med-cezirli bir ilişkiyi değil, zamanla her bir taşın – güven dâhil- yerine sağlamca oturduğu şahane bir aşkı okudum…
Beatrice ile aynı dili konuşan Jane, kalbimi fethetti dersem inanın…(Nefretle başlayan dostluklarının devamını okumayı diliyorum!)
Her romanında, kadınlar arası dayanışmayı vurgulayan sevgili Rita, Güz Fırtınası’nda da çizdiğiniz her kadın karakter için kutluyorum sizi… Boş küme Leydi Helen bile gözümde canlandı inanın!
Ne istediğini bilen, net bir adam okumayalı epey zaman olmuş! Alexander her ne kadar koruma içgüdüsü ile davrandıysa da içindeki sahiplenmeyi çok doğru ve net bir şekilde çözümleyebilen analitik bir kahramandı bana göre… Helal olsun!
Abartıya kaçmadan, tüm kahramanların okurken ete kemiğe büründüğü, günahlarıyla, sevaplarıyla ve hatta gariplikleri ile tadı damağımda kalan satırlar için teşekkür ediyorum yazara…
Sevgiylekalın.
Diğer kitap tanıtımlarına da göz atabilirsiniz.
Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.
Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.
– Güz Fırtınası – Rita Hunter
