Çeyrek Filmciden Film Önerileri – 1
Düzenli olarak yazmayı düşündüğüm belli temalarda film önerileri içeren bir seriyle sizlerleyim. İyi okumalar ve iyi seyirler 🙂
Korkunç kar yağışlarının ülkeyi yavaş yavaş teslim aldığı günlerden, ocağın son demlerinden hepinizi selamlıyorum. Uzun bir süredir aklımda olan seriyi yazmak için cesaretimi topladım, Letterboxd profilimde gezindim, hafızamı sorguladım ve nihayet klavyenin başındayım. Düzenli olarak aklımdan geçen temaya bağlı filmler önereceğim, yer yer eleştireceğim, bol bol yönetmen faşizmi yapacağım yazımın ilk bölümüne hoş geldiniz!
Selamlaşmamızda da bahsettiğim üzere kışı iliklerimize kadar yaşadığımız şu günlerde, sizlere kar yağışını izleyip bol şekerli ve sütlü kahveler içerken eşlik edecek ve keyfinizi yerine getirecek ya da daha da kaçıracak, kendi alanının başyapıtı üç filmle geldim…
Eternal Sunshine Of The Spotless Mind (2004)
Eğer siz de gökyüzünden düşen ilk kar tanesini gördüğünüzde duygularınıza yenik düşüyor ve battaniyenizi kapıp hem hüzünlenecek hem de aşka gelecek bir şeyler seyretmek istiyorsanız bu film tam size göre! Michel Gondry denildiğinde ilk akla gelen, Kaufman’ın güçlü kaleminden fırlayan filmimizi çoğunuzun duyduğuna eminim. Belki de bu yazdığımı klişeden öte bulmuyorsunuz. Ama hayır dostlarım. Kabul etsek de etmesek de bu film kendi alanında bir kilometre taşı! Jim Carrey ve Kate Winslet ikilisini bir arada görmek bile insanın içini ısıtmaya yetiyor. Olaylar eski sevgilisinden kalan anıları zihninden sildirmek isteyen bir adamın, Joel’in etrafında gelişiyor. Tabii ki bazı istekler pişmanlıklara gebe olabiliyor. Filmi bitirdikten sonra anlayacaksınız ki, kalpten sevdiğiniz bir insanın beyninizden silinmesi hiçbir şeyi değiştirmiyor. Ayrıca onlarca insanın aklındaki soruyu biz de soralım, neden ‘‘Sil Baştan’’?
Uzak (2002)
Bir de benim gibiler vardır ki kar yağışı onlar için melankolidir, acıdır, kederdir. Sebebi bilinmez ama hep hüzünlü şarkılar dinlenir. Temalar bir anda koyulaşır ve her şey gri ile, siyah ile kombin edilir. Eğer siz de böyleyseniz bu öneri sizin için geliyor. Bir Nuri Bilge Ceylan başyapıtı olan Uzak, gerek konusu, gerek konusunun işlenişi, gerek Mehmet Emin Toprak’ın kariyerinin zirvesindeyken erkenden hayatını kaybetmesi ile izleyeni çukura sokan ve üzerini de toprakla iyice örten bir film. Olaylar Yusuf’un köyden akrabası Mahmut’un yanına, İstanbul’a gelişiyle başlıyor. Yusuf’un hayallerinin Mahmut’un paylaşmak istemediği yalnızlığıyla çakışmasını Nuri Bilge Ceylan’ın perspektifinden izlemek sizi bir bataklığa çekecek. Hele bir de daha önce yolunuz Nuri Bilge’yle çakışmadıysa… Çok üzgünüm, önümüzdeki günlerde sevgili yönetmenimizin tüm filmlerini bilinçsizce ve kontrol edilirmişçesine izleyeceksiniz.
Edward Scissorhands (1990)
Milenyum çağının kalbi kırık gotik çocuklarını buraya alalım! Karşınızda bir Tim Burton efsanesi, Edward Scissorhands! Toz pembe bir dünyanın içindeki siyah noktayı derinden incelemeye hazır mısınız? Mucidinin işini bitiremeden ölmesi sebebiyle elleri makaslardan oluşan Edward’ı Peg Boggs evine götürür ve Edward topluma karışmaya başlar. Sonrasında da Suburbia’da yaşanan fantastik olayları izleriz. Depp’in bana göre en iyi oyunculuğunu sergilediği filmlerinden biri olan Edward Scissorhands, bir milenyum masalıdır ve size kolaylıkla içine çekecektir. Ayrıca garanti veriyorum, izledikten sonra Kim ve Edward fotoğraflarını görmek sizi daha da duygulandıracaktır. Üzülmek, gülümsemek, filmi anımsayıp çeşitli hislere bürünmek mi dersiniz bilemem. Ama bir şeyler olacağı kesin.
En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere. Bu karlı havalarda üşütmek ve buzlu yolda kayıp haberlere çıkmak istemiyorsanız önerilerime bir şans verin ve evinizde kalıp film izleyin. İyi seyirler***
Sitemizdeki diğer film yazılarına da göz atabilirsiniz.
Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.
Çeyrek Filmciden Film Önerileri – 1
