Bayramın Sabahı, Nihavendin Hicazı
  1. Anasayfa
  2. Hayatın içinden
Trendlerdeki Yazı

Bayramın Sabahı, Nihavendin Hicazı

"Yine de bir bayrama kavuşulan bu ramazanın, hatırladıklarını unutana bir armağanı var: Bir Hicaz."

0

Bayramın Sabahı, Nihavendin Hicazı

“Süleymaniye’de Bayram Sabahı”nı anlatan bir şiir var. Yahya Kemal Beyatlı’nın bayramları özleyen, bayramlara hasret kalanlara yazdığını düşündüğüm şiiri. Elbet ki bir bayram sabahına hasret olduğum zamanlarda. O, gönlünü ışıklarla dolduran öyle bir bayram sabahına uyanmış ki, yine gönlünden taşanları yazmadan edememiş. Ya bizim bayramlarımız?

Hatırladıklarımı unutuyorum, yeniler yerlerine yerleştikçe. Yeni dediğimiz, bir yabancı zamanın tel tel olmuş “iyi bayramlar”, “mutlu bayramlar” cümleleri. Bir bayram nasıl “mutlu” ya da “iyi” olabilir? Bayram dediğimiz nedir?

Hatırladıklarımı unuttuğum zamanlardan bir hatıra var. Bir sofra etrafında toplanmış, arife günü akşamının son iftarıyla bir araya gelmiş kalabalık bir aile. Her birinin yüzünde mutlu bir ifade, bolca muhabbet; bunların arasında çorba kaselerine iftar vakti yaklaşmadan çorbaları koyma telaşında olan iki üç anne eli. Bu annelerin biri büyük anne, biri yenge ya da teyze muhtemelen… Babalar kenarda maç muhabbetinde ya da küçükken kendi bayramlarından kendilerine kalan şerbeti döküyorlar sofraya…Çocukların gözü sofrada. Ahh ne güzel sarmalar, börekler, tatlılar, envaiçeşit salatalar, dolmalar… “Bir an önce olsa şu iftar dedikleri de biz de işimize baksak”… Derken ezan sesiyle başlayan sessizlik. Çatal kaşık bile utanıp susmuş, herkes o bereketli sofranın sessizliğinde, kalabalığın verdiği mutlulukla, dışarıdan sofraya bakanın göreceği “huzurla” son ramazan sofrasında. Sofranın sonu yine bir babanın ağzından çıkan cümle. En büyük babanın dua niyetine ritüeli tamamlayan cümlesi: “Ya kısmet, seneye kavuşmaya”.

O kısmet dediğimize kavuşamadığımız çok zaman oldu. En son denilenin üzerinden kaç vakit geçti hatırlamıyorum. Yine de bir bayrama kavuşulan bu ramazanın, hatırladıklarını unutana bir armağanı var: Bir Hicaz.

İnsan her zaman bayramı bu şekilde yaşamıyor elbet, bayram dediği kendine bahşedileni gördüğü, ona anlam verdiği zaman başlıyor. Uzunca zamandır hicaz makamının bahşettiği güzellikler var bir nihavendden esirgenmeyen. Bir ramazan ilk defa bunca bereketli, bir sahur ilk defa bunca geniş ve zamansız. Bunca eksiğine hatasına aldırmadan, o eksik olana “iyi ki varım benim” diyen bir hicaz, bir ramazan ayının bayram niyetine bahşettiği olabiliyor bir nihavend için. Camın buğusunun, içerden “biz” muhabbetiyle silinebileceğini öğreten, her paylaştığını nihavendle paylaştığı için seven, paylaşmayı ayrıca bu yüzden seven, yaşadığı her anı “müzeye bir parça” diye ekleyen. Bunlar, “Süleymaniye’de Bayram Sabahı”, nihavend için. Hiç böyle bir sabaha şahitlik etmemiş olan için, bunca güzelliğin bir ramazan ayı bereketi niyetine kendine bahşedildiği zamanların şükrü.

Şimdi nihavendden bir şükür niyetine, bir bayram sabahı için hicazın bunca bahşettiklerine, buraya da kazılı kalsın diye…

Yazarın (filhakikas) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

– Bayramın Sabahı, Nihavendin Hicazı

İlginizi Çekebilir
Feminizmi Doğurmak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir