bir veda meselesi gidiyorum ayaklarımda lavanta ölüleri ardımda bir edalı gelin gönülyaşıyla saçlarında âhlar sarılar, elinde papatyalar başımda bir musalla taşı kasvetiyle gidiyorum önümde binlerce sevdalık zamanlar sağımda kuşlar solumda…
Son Yazılar
şühûd uyudum, uzanıp kök saldım faniler dünyasında sulandım serpildim deliler dergahında dergahta gönülyaşları arşın hizasında soyunup yoğruldum meşinden urganlarla uyandım, nefessiz kaldım solmuş bir gül diyarında misaller aleminde bir garip…
- şu sıralar her şey lavanta kokuyor - pencere önlerinden saçıldım bugün elimde kokunun sindiği bir ceket bir de gözlerinin nemiyle sardığım sigaram dışarıda yalın ayak çocuklar entarisi denizi süpüren…
Figan sabah seninle uyandım sevdam ilk sigaramı yüreğimin ateşiyle yaktım senin kokun vardı odamda sokakta aklımda.. kapadım gözlerimi apansız yağan yağmura döktüm, toprak toprak üstünü sensiz geçen her saatlerin bir…
Sevdadan Hallice koşarken insanlar kaybettiği çehrelerinin ardından ciğerimde cihanı dolduran bir köşe başı zehirlisi bir yanda buz kesmiş insanlar silueti öbür yanda hiç olmuş bir faninin sözleri geç otur karşıma…
-Dert Notları- “Tekirdağ Değirmenaltı Sahili” 1.dert not: “sevdası taze olanın kaybı da tazedir” değerli arkadaşım şarapçı Ökkeş abi demişti en son gördüğümde: “40 gün yas tutulur da 40 yıl yas…
düşmeden düşün düşüm kırık bir gülümseme dudaklarında masmavi mahcup yüreğimde kan kızılı saçların kokusu papatya sarısından ufak tefek vefasız vedalar selamsız sabahsız çekip gitmeler yarası dahi renk cümbüşü hülyalar vasıfsız…
Zey ’ sığınacak bir liman arar hecelerim lakin demirlenmiş yıkık dökük yelkenlerim sen susmayı payına devşirecek hayretlerim eriyorum, eriyorum…
bembeyaz düşlerin perçemlerinde yepyeni kızıl dehlizler konup coşup tütünümün dumanına düşüyor soluyor kamerin son dördünde dünya, ah zindanı gönlümün iki çocuk beşikte ağlaşıyor saat üç buçuktan az buçuk almış gayretini…
güne dipnot seni gördüm bugün hâlâ ellerim titriyor bilmem kaçıncı sigara ciğerimde sönen gözlerin, yürüyüşün, bir de gülüşün hâlâ miski mazinin avuçlarını ovup ovup şeytanlar gibi direğinde burnumun yolundan eksik…
Gitme kayıp gidiyoruz bir yıldız gibi gecenin mateminde çiçek açmayan narenciye bahçelerine ve güneşleri doldurup alevden mataralarımıza öksüz bir bebenin memeye hasret yudumları gibi içiyoruz analarımızın ağıtları kulağımızda yârin yazması…
Sen Aydınlat Gecemi bir dış yanımı öğrettin bana bugün te ne zamanda iç yanımı bir anlık gülüşünün sebebi olduğumda şu fani dünyanın en mesudu ben oldum bugün sen güldün cemreler…