Şarkıların Eşliğinde, Kırık Bir Kalbin İtirafnamesi…
0

Şarkıların Eşliğinde, Kırık Bir Kalbin İtirafnamesi…

Şarkıların Eşliğinde, Kırık Bir Kalbin İtirafnamesi...

Bir düşün peşinde dört koca yıl geçti. Geldik beşinci yıla… Geriye dönüp baktığımda güzel anılarla harmanlanmış üzücü, sinir bozucu dersler biriktirdim. İlk sayının heyecanı, ulaştığımız güzel insanların destek mesajları, bir şekilde yollarımızın kesiştiği yazarlar, sanatçılar, şairler ve tertemiz yürekleriyle bu hayatı daha mutlu kılmak isteyen onlarca-yüzlerce insanın olduğu gibi heyecanla el sıkışıp kavga gürültüyle yollarımızın ayrıldığı insanlar da var bu hikâyenin içinde…

(Mohsen Namjoo-Nobahari)

Sıkışıp kaldığım bir cenderenin içinde, güzellikler yaratmanın çok güç olduğunu gördüm. Geçen zaman çok şey öğretti… Şahsi çıkarların peşinde koşmayı reddedip kolektif bir başarının daha mutlu edeceğine ve doğru yolun bu olduğuna inandım. Bu inancım, bir harekete kendi rızasıyla dahil olmuş her birey için de aslında ilk koşul olması gerekirdi. Ancak günümüz popüler heveslerinin ve her şeye sahip, her şeyi az da olsa yapabildiği iddiasını ortaya koyan bireyci anlayışla çeliştiği için bir hayal kırıklığına dönüştü.

(Bademler Köyü, Aslı- Yarin Bağına)

Umudumu yitirmeyip sorunun ana kaynağının bizzat benim olduğum yargısını beynimin içinde döndürüp durdum. Kriz yönetiminin ve bir ekip kurmanın inceliklerinden yoksun olabilirim. Çünkü her çabamın başarısızlıkla sonuçlanması ve benim ısrarla mücadele edişimi diğer dostlara yansıtamıyor oluşum başka kimin hatası olabilir ki? Teşvik edebilmek isterdim. Birbirini anlayan, duyan, aynı masalarda bir araya gelebilen, bahaneleri olmayan, yeni yeni fikirlerle çeşitlenerek büyüyen bir düşü yazmak ne de güzel olurdu…

(The Sound of Istanbul (Siya Siyabend-Hayyam Dostum)

Hevesler kaçıyor. Bunun farkındayım. İnsanların bir günü, bir diğer günüyle uyuşmuyor. Sırtımıza yüklenen onlarca yükün altından kalkmamızın imkânlarını arıyoruz. Bulamıyoruz. Bir sürü acı yaşıyor, bir sürü gözyaşı döküyoruz. Mutlu olmak isterken, mutluluğun daim olmadığı gerçeği de bir yandan suratımıza iniveriyor. Ama bir soluklanma alanı yaratmaktı niyetim… Bir iç dökme, dertleşme merkezi… Farklı hikâyelerin kahramanlarının sırtında dört dönmek dünyanın etrafında… Ya da mısralar boyu kelimelerin uyumunda yudumlamak şaraplarımızı… Her şeyden kurtulmuş, her şerden uzak bir alan…

(Mehmet Güreli – Kedi)

Elbette başarısız oldum diyemem. Mutlak bir başarı ve başarısızlıktan söz etmenin imkânsız olduğunu düşünüyorum. Ama kendimi ötelediğimi biliyorum. “Delilik” romanım yaklaşık beş yıldır bitemiyor. Şahsi sitemde ise yazı bile yayınlamama noktasına geldim. Daha iyi olması adına sabahladığım geceleri, hasta yataklarında tasarımını yaptığım sayıları, her gün yeni bir yazı yazıldı mı acaba diye heyecanla baktığım ve sonunda yaşadığım hüsranı küstahça anlatmak, ajite etmek değil niyetim. Bu yola çıkmayı ben arzuladım. Çekilen her çileyi büyük bir mutlulukla en başından kabullendim.

(Mircan Kaya – Kırmızı Buğday)

Burada çok güzel dostluklar edindim. Çok güzel dostluklar da yitirdim… Birçok farklı görüş açısının cümlelerinden derin anlamlar keşfettim. Ulaşılamayacak ülkelere, kıtalara ulaştı yazdıklarımız. Van’da bir evde okundu dergilerimiz. Denizli’de bir kitapçıda tükendi… İzmit’te, Mersin’de, Bolu’da, İzmir’de, Amasra’da ve daha birçok şehirde okundu birileri tarafından. Birçok genç yazarın, yazma noktasında ilk adımlarını attığı bir yer oldu. Umut oldu Amasra’da bir grup güzel insana. Bir araya gelmemizin, gelecek hayallerimizin başlangıç noktası oldu. Üzerine katarak gelişeceğini düşledik… Ama istediğimiz gibi olmadı ne yazık ki…

(Sophie Hunger – Le Vent nous portera)

Şimdi ben ne yapmalıyım sevgili okur? Nasıl bir yol çizmeliyim? Düşündüm kime anlatayım derdimi diye… Ne yapayım da bu sessizliği bozayım? Önerilerim, planlamalarım aksadı; ama kimse sormadı ne oluyor diye… Omuz veren azaldıkça, taşımak da zor oluyor bu yükü… Söyleyin şimdi ben ne yapayım sevgili okur? Derdimi anlatacak bir dost bulamayınca size sığındım… Belki bir okur mektubu değiştirir her şeyi… Belki bu fısıltı bir çığlığa dönüşür. Kırgın yüreğimi onaran bir mucize gerçekleşir. Çünkü bir ekipse eğer Korsan Edebiyat; tüm benliğimle, bütün hücrelerimle kırgınım! Koskoca yüreğim kırgın artık…

Ama şunu da iyi biliyorum: “Biz kırıldık daha da kırılırız /Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü”

“And the saddest thing
Under the sun above
Is to say goodbye
To the ones you love.
All the things
That I have known
Became my life
My very own.
But before you know,
You say goodbye, oh!
O, Time, goodbye!
It’s time to cry!
But I will
not weep
nor make
a scene.
I just say:
“Thank you, Life,
For having been.”
And the hardest thing
Under the sun above
Is to say goodbye
To the ones you love.
No!
I…”

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz. (Şarkıların Eşliğinde)
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz. (Şarkıların Eşliğinde)

İlginizi Çekebilir
Bize Dair: Korsan Edebiyat

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir