1. Anasayfa
  2. Kitap Tanıtımları

Merhametle Amansız Bir Savaş “ACIMAK”

Yazan: Zeynep K.


0

Merhametle Amansız Bir Savaş “ACIMAK”

“İki çeşit merhamet vardır: Birisi gevşektir ve duygusaldır. Aslında bu, başkasının ıstırabı karşısında sizi kavrayan heyecandan mümkün olduğu kadar çabuk kurtulmak için, kalbinizin gösterdiği sabırsızlıktan ibarettir. Acıma duygusu değildir bu hiçbir zaman. Bir yabancının çektiği acıya karşı ruhun, kendi içgüdüsüne uyarak, gösterdiği bir korunma hareketidir. Ötekisi ise, asıl geçerli olanı duygusal değil yaratıcı olandır. Ne istediğini bilen ve insan gücünün son haddine kadar ısrarla dayanmasını başaran merhamettir.” Zweig kitabın ilerleyen sayfalarında tekrar karşılaşacak olduğumuz bu satırlarla başlıyor söze. Kitabın son nefesine kadar da bir teğmenin merhametiyle nasıl amansızca savaştığına tanık kılıyor okuru.

“İnsanın herhangi bir mecburiyet altında olmasının ruhu adeta zincirlediğini, ferdin gerçek kişiliğinin ancak tabilik içinde kendini belli edeceğini düşünüyordum”. Hayatı hep erkekler içinde geçmiş olan teğmen, iki genç kız ile olan sohbetinin muhasebesini yaparken içinde bulunduğu durumu bu cümleyle anlatıyor. Onu bu duruma sürükleyen ise soylu bir davette tekerlekli sandalyeye mahkûm bir kıza yaptığı patavatsızlıktı. İnsanın başına ne geleceğinin belli olmaması yalnızca felaketi andıran durumlarda ya da ölüm anında değil de vicdanınızla başlayan savaş anında da çıkıyor sahneye. Okuduğunuz her bir satırda bunun izleriyle yürümeye başladığınızı duyumsuyorsunuz. İşler artık çığırından çıkmaya başladığında teslim bayrağı defalarca çıksa da her seferinde merhamet ve acıma duygusunun savaşı yeniden yeniden yeniden başlıyor…

“-Evet, yeni duygu âlemleriydi bunlar, ama muhakkak ki tehlikeliydiler! Çünkü ne kadar ustalıkla yapılırsa yapılsın, sağlam bir insanla bir hasta arasındaki ya da serbest bir adamla bir mahpus arasındaki münasebetler, pek uzun zaman öyle sakin, sarsıntısız kalamaz. Bahtsızlık, insanı alıngan; acı çekmek de insafsız yapar. Borç para verenle bu parayı alan arasında nasıl ki, biri veren, öbürü de alan olduğu için, her şeye rağmen acı bir durum bulunursa tıpkı bunun gibi, bir hastada da gördüğü dikkate ihtimama karşı tetikte durmak, kendisine gösterdiğim ilginin o belirsiz sınırını aşmamam gerekiyordu. Çünkü bu sınırı aştım mı genç kızı yatıştıracak yerde belki de yaralayacaktım”. Bu satırlar başkarakter olan teğmenin kendi içinde verdiği amansız mücadelenin yalnızca küçük bir yansımasıydı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp planlayarak hareket etmeliydi. Oysaki daha önceki yaşamında böyle bir şey belki aklının ucundan bile geçmemişti. Hayatının bileşenleri; at, silah ve üniformadan oluşan bir insanın hem çevresi hem de istemeyerek kırdığı kalbi onarmaya çalışmasıyla değişen hayatında artık vicdan ve merhametin katık olduğu bir devre başlamıştı. Teğmen bunu şöyle ifade ediyordu: “insan kendinden bir şeyler verdiği zaman yükselir, başkalarının acılarına merhamet duymakla zenginleşir”.

“İnsanın gerçekten hissettiği bir yakınlık duygusu, istediği zaman prize sokacağı yahut çıkaracağı bir elektrik kontağı değildir ve başka birinin kaderiyle ilgilenmek, özgürlüğümüzün bir parçasını da elimizden alır”. Çığırından çıkacak olan işlerin erken habercisi gibiydi bu satırlar. Kimi zaman olayların hızla ilerlemesi, kimi zaman da olumsuz hava koşullarından dolayı karıncalı gösteren bir TV ekranı kadar anlaşılmaz ve yorucu sahneler etrafınızı sarmışken merak duygunuzu da bir köşede pusuda yakalamamak olmazdı. Böyle bir romandı “Acımak”. Hem yaptığı şeyin doğru olmadığını bilmek, hem de ne kadar plan yaparsanız yapın içinizden geçenlerdendi yine başınıza örülen çoraplar. “Zavallı mahpus yaratık! Bir kere içimden yine o sıcak, o ıstıraplı merhamet dalgasının kabarıp yükseldiğini duydum. İnsanı hem bitkinleştiren, hem de kamçılayan bu dalga, genç kızın felaketini düşündüğüm her seferinde beni kaplayıveriyordu. Uyanıp beni tanıdığı zaman dudaklarında belirecek gülümseyişi bir çiçek gibi toplamak istedim”.

“Merhamet duygusu, iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Onu kullanmasını bilmeyen, vazgeçmelidir bu işten. Tıpkı morfin gibi merhamet de başlangıçta hastaya iyi gelir, onu yatıştırır, bir ilaç gibidir adeta. Ama dozunu kaçırdınız mı, ya da frenlemesini beceremediniz mi, merhamet öldürücü bir zehir haline geliverir. İlk enjeksiyonlar faydalıdır, hastayı yatıştırır, acısını keser. Fakat insan ruhunun da, bedeninin de her şeye alışmak gibi olağanüstü bir hassaslığı vardır”. Merhametin nasıl keskin bir duygu olduğunun izahını yapmaya çalışan doktor, hem Teğmeni bu sözlerle uyarıyor hem de kendiyle çelişmekten yakasını kurtaramıyordu.

“Acımak” nedir ya da ne değildir? İnsan kendine bunu sorduğunda belki birçok cevap bulabiliyor ya da bulmak istemiyor. Acımak ya da acınmak istenilesi bir şey değil çünkü. Çoğu zaman ayıplanan yapılmaması istenen bir şey kitabı elime aldığımda dramın dip köşelerinde salınan insan siluetleriydi beklediğim. Fakat bu öyle bir şey değildi. Acı ve buhranlar elbette ki vardı. Olmalıydı, ama bu kadar ölçülü ve düşündüren bir şekilde anlatmak ayrı bir kabiliyet olsa gerek. Eserin içinde kalabalık bir kadro göze çarpmıyor. 392 sayfadan oluşan bir hayat hikâyesinin içinde yol alıyor okur. Ancak psikolojik çözümlemeler bazen öylesine derinleştirilip uzun uzun aktarılıyor ki; bir darlanma gelmiyor değil. Hemen o atmosferden çıkmak isterken bu kez başka bir karakter bunalıma giriyor. Onu da o bunalımdan kurtarıp bir oh çekecekken söz oraya: kendi isteğiyle hayatına son verme meselesine geliyor. Kendine de böyle bir sonu uygun gördüğünden midir nedir? Zweing okurken hangi karakterinin başına böyle bir olay yazdı diye beklerken yakalarım belleğimi. Yanıldım mı yanılmadım mı orası da okuyucuya kalsın. Son söz olarak yine söz yazarda olsun biri “unutmak” dedi mi şu cümleyi hatırlayıp bir kere daha düşünsün o halde:

“İnsanın vicdanı hatırladığı müddetçe, hiçbir hata unutulmuş değildir”.

 

Sitemizdeki diğer kitap tanıtımlarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

– Merhametle Amansız Bir Savaş “ACIMAK”

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir