Benim Canım B12’m
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Benim Canım B12’m

Yazan: Özlem D. P.

0

Benim Canım B12’m

Eliyle koymuş gibi buldu anahtarı. Nasıl biliyor orada olacağını anlamıyorum. Hayır, kapıyı açan ben, arkadan kilitleyen ben, masanın üzerine koyan sonra çocuklar alır da atar bir yere diye kaldıran ben. Ama bulamayan yine ben. Geldi ve kesin buraya koymuşsundur; dedi ve mutfak rafından alıp elime bıraktı. Kahverengi rafı da bu işler için çaktırmıştım oraya esasen. Anahtarı, çakmağı koyarım. Bazen cüzdan, yine çocuklar almasın diye telefonu da oraya koyuyorum. Ama gel gör ki her defasında bulamayıp ona soruyorum. Elinde kamera mı var be mübarek?  Yaşlı da değilim aslında. Ama bu unutma, hatırlayamama, kendimi zorlama halleri pek bir yormaya başladı. Geçen oğlanın adını hatırlayamadım. Evet, bir an söyleyemedim. Oğlum diyebildim sadece. Bazen de sıfat kullanıyorum. Ne bileyim yakışıklım, mavişim falan diyorum. Kedi miyim anne ben diyor öyle zamanlarda. Dün iki baş soğanı doğradım, biraz da yeşil biber. Kavurdum ikisini. Bekliyorum ocağın başında. Bir şey daha koyacağım ama ne? Ne Allah’ım? Bir şey var diyorum. Sinirden ağladım. Kapattım ocağın altını. Mutfak masasına kapanıp hüngür hüngür ağladım. O an vaar ya işte o an, hani gelse Azrail buradayım, bir şey mi dedin dese. Evet derdim. Al beni. Al bu dünyadan. Ruhum öylesine daralmış, öylesine nefessiz kalmıştım ki. Olmayan akılla bu dünyada ne işim var ki derdim. Oğlanlar anneannedeydi neyse ki. Yoksa ne derdim onlara bilmiyorum. Şaşkın şaşkın bakarlardı. Ne söyleyeceğimi de unuturdum onlara. Öyle sus pus dururken onlar, ben daha çok kendimden geçerdim şüphesiz. Metin geldi bir yarım saat sonra. Beni öyle mutfak masasına sarılmış, bir tomar peçete elimde, gözler kan çanağı. Nasıl koştu yazık. Onu görünce daha da kendimden geçtim. Hıçkırıktan konuşamıyorum. Bir de kekemelik eksikti. Su içirdi biraz. Ellerimi ovdu, boynuma biraz masaj yapıp gevşetti beni. Hatırlamıyorum dedim, hatırlayamıyorum. Hangi yemeği bile yapacağımı hatırlayamıyorum. Neler dedi hatırlamıyorum. Öylesine dalmışım ki unutkanlığıma. Telefonla konuştu bir ara. Havuç gördüm bir ara elinde. Rendeledi, ye dedi. Yedim. Hafızaya iyi geliyormuş, gazetede okumuş. Yarın Faruk bize randevu aldı, doktora gidiyoruz dedi. Ya gideceğimizi de unutursam dedim. Hiç gidemezsem artık. Bu evde, bu mutfakta böyle kalakalırsam bir şey yapamadan, ne yapacağımı bilemeden. Birlikte gideceğiz, dedi. Evden çekirdek alıp biraz yürüyüşe çıktık. Oğlanlar kalsın anneannesinde bu gece dedik. Yürüdük. Hatırladıklarımdan konuştuk. Hiç hatırlamıyorum deme, dedi Metin. Hatırlıyorsun. Hatırlamıyorum dedikçe hatırlanmaz olurlar. Eve döndük. O melemen yaptı. Hazır kavrulmuş soğan ve biber var, dedi bıyık altından gülerek. Ben oturdum bezelye ayıkladım yarın için. Bir de not yazıp yapıştırdım buzdolabına. “Yarın pişir” diye. Güldük ikimiz de. Melemen yendi, çaylar içildi. Derin bir uykudan doktora uyandım. Ölçümler falan derken. Sen kocanı tanıyorsan yine şükret zehir gibi kafan varmış, dedi. Gülemedim, ama doktor güldü. B12 depon bomboş, tam takır kuru bakır yani Nermin Hanım. Yani, diyebildim. Vitamin hapları verdi, biraz da tavsiye. Şunu ye, bundan az ye, bunu çok ye gibi. Unutmayacağım yani artık değil mi, derken yüzümde nasıl bir ifade varsa Metin elimi tuttu, sımsıkıydı. Sen bunları kullan, bakalım bir ay sonra; dedi. İlaçlar, sebzeler, meyveler, kocakarı tarifleri bizim ev panayır yeri. Baktım fena değilim artık. Eski hesapları falan dökmeye başladım ortaya. Çektim oğlanları ve Metin’i karşıma, bana bakın gardınızı alın bundan böyle dedim. Hepimizde bir kikirdeşme. Ne çok özlemişim. Ah ulan B12. Sakın azalıp bu günleri unutturma bana. Sakın.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Benim Canım B12’m

İlginizi Çekebilir
Eşik

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir