Hayalbaz!
  1. Anasayfa
  2. Anı

Hayalbaz!

Yazan: Aycadısı

0

Hayalbaz!

Duyduk, duymadık demeyin! Çocukluğum öldü… ‘Ökkeş’ ! Ağlama…

Bir varmış…Bir varmış …!

İkinci cümlemi değiştirmeliyim aslında. ‘Ölümsüzler‘ kervanına en son katılan Muzaffer İZGÜ Öğretmenim’in anısına yazacağım bu yazıyı zira… Ölüm hakkında olmayacak bu yazı ve onun yaşam öyküsünü yazmayacağım. Açıp okuyun bir zahmet. Hâlâ okumadınızsa da valla o sizin ayıbınız Dostlar!

İzmir’deyim, Ağustos ayının sonlarında.

Gecenin bir yarısı döndük eve. Bir kaç gün önce ‘ziyaretine gitmeliyim bu yakınlarda’ diye içimden geçirdiğim oğlumun Muzaffer Dede‘sini konuşmuştuk dönüş yolunda. Bir dönem Alsancak’ta sık sık karşılaşır kısacık da olsa sohbet ederdik. En son İzmir Kitap Fuarında, 27 Nisan günü rastlaşmıştık ve epeyce zaman geçmişti. Özlemiştim onu. Biliyordum, epeydir hastaydı. Nisan’da gördüğümde de solgundu. Sararmış yüzü ve hafiften titreyen o naif elleriyle selamlamıştı biz çocuklarını.

 

Onu ilk kez Adana’daki okulumun toplantı salonunda görmüştüm. Zıkkımın Kökü‘nü ve Bülbül Düdük romanını okumuştum yenilerde. Yüreğinin taa en derin ve sevgi dolu yerlerinden kopup gelen satırlarını, okurlarıyla daha rahat buluşturabilmek için Türkçe Öğretmenliği’ni bıraktığını anlatmıştı sınıf öğretmenimiz.

O, konuşmasına başlarken:

“Hayal kurmak hakkında konuşacağım çocuklar. Başınızı şişirmeden yapacağım. Hatta birlikte kahkahalar atmak istiyorum sizinle. Çünkü sıkıcı ve uzun konuşan kel adamları ben de sevmiyorum!” demişti.

 

Ve ilk kahkaha tufanını başlatmış, devamını da getirerek neredeyse bir bir sorular sorarak, bizi de olaya dâhil etmişti. Oysa salona girmeden, okuldaki öğretmenler elimize bir kaç soru tutuşturmuşlar, ‘Bunları sorun çocuklar!’ demişlerdi.

Hiç unutmuyorum…O gün ezber bozmuş, bizlere de bozdurmuştu, Muzaffer İZGÜ.

Benim payıma düşen soru: ‘Çocuk kitapları yazmaya nasıl karar verdiniz?‘ idi. Ön konuşmasını yaptıktan  sonra programa göre soruları alması gerekiyordu. Bilin bakalım, söz almak için parmak kaldıranların içinden ilk kimi seçti?!

Buyurun Küçük Hanım.‘ dedi bana, gülümseyerek.

Heyecanlanmıştım. O bana göre süper stardı ve ilk beni seçmişti. Ellerim ve sesim titreyerek ayağa kalktım. Soruyu ezberlemiştim zaten! Mikrofon elime tutuşturuldu. Vee sorumu patlattım: “Niçin çocuk kitapları yazıyorsunuz?

Burnundan aşağı doğru inen, ince kenarlı yakın gözlüğünün üzerinden kaşlarını kaldırarak ve bana daha dikkatle bakarak yanıtladı: ‘Yazmayayım mı?

Salon onun yanıtıyla kahkahaya boğuldu. Ben allar içinde, koca bir densiz/şapşal  konumunda kalakaldım. Elimde buruşturup durduğum soru kâğıdına bakarak şaşkınlığımı ve mahcubiyetimi gizlemeye çalışırken  fark ettim ki soruda ‘Niçin‘ yerine ‘Nasıl‘ kelimesi geçiyor. Benim o anda hissettiğim utancı anlamıştı. Hemen toparladı ortalığı tabii.

“Sizi gidiler siziii… Hemen de yakalarsınız adamı.” Bir tufan daha… “İşte bunun için, böyle anları çok sevdiğim için, sizin gözünüzle görmeyi, kulağınızla duymayı, o zehir gibi işleyen aklınızla düşünmeyi çok sevdiğim için yazıyorum. Çünkü çocuklar birer HAYALBAZ‘dırlar. Ve ben, Hayalbaz’ları ve hayal kurmayı çok seviyorum…

Muzaffer İZGÜ: ‘Doğdu, okudu, düşler kurdu, yazdı…

Bense, Anneannem ve Ökkeş serilerini tekrar okumaya gidiyorum. Yeni hayallerle döneceğim!

Sevgiylekalın…

not: Üzgünüm… Çok hem de…

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz. (Hayalbaz!)

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Hayalbaz!

İlginizi Çekebilir
Haziran Sabahı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir