Oyunlar
  1. Anasayfa
  2. Öykü
Trendlerdeki Yazı

Oyunlar

2

Oyunlar

“Evet sayın seyirciler oyunumuz başlamak üzere. Şimdi her neredeyseniz, ne yapıyorsanız durun ve koltuklarınıza sıkıca oturun, zira birazdan hep birlikte uçuşa geçeceğiz. Ama hepsinden önce reklamlar, bizi bekleyin… Size müthiş sürprizlerim olacak.”

“Erhan kumandayı uzatır mısın tatlım? Tüm gece şu salak yarışmayı izlemeyelim ne olur?”

“Al kumandayı şimdilik ama reklamlar bittiğinde bana geri ver. Geçen hafta çok heyecanlı yerde kalmıştı. Orkun var ya tam birinci olmak üzereydi ki Selim son anda yetişti ona. Çok yetenekli zaten ama su sporlarında becerisi olduğunu bilmiyordum. İki hafta önceki yarışmada tam bir saat suyun altında durdu inanabiliyor musun? Yazık, hasta annesi varmış onun için katılmış. Bugünkü oyun ne olacak acaba? Her hafta daha da heyecanlı hale geliyor…”

“Senin gibi bir adam nasıl izliyor anlamıyorum bu tarz programları… Hiç senlik değil. Çok yanlış tanımışım ben seni anlaşılan.”

“Ne var bunda Elif? Ne izleyelim başka… Eğleniyoruz işte birkaç saat. Hem sadece ben miyim tüm ülke izliyor!”

“Ben izlemiyorum canım!”

“Pili daha yeni değiştirmedik mi ne çabuk bitmiş?” derken sertçe kumandaya eliyle vurmaya devam ediyordu. Ama ne yaparsa yapsın bir türlü kanalı değiştiremeyince kumandayı kocasına doğru fırlattı.

“Bak kumanda bile kanalı değiştirmeni istemiyor görüyor musun? Hem ne izleyeceksin ki. Saçma sapan haberleri izlemekten sıkılmadın mı kuzum? Her yerde savaş, kan, gözyaşı, ağlayan bebekler, mülteciler. Ben bıktım bu acılardan artık. İşten eve geldiğimde bir süreliğine de olsa tüm bunlardan uzaklaşıp normal olmak istiyorum.”

“Senin normal olmak dediğin, kafanı devekuşu gibi toprağın altına gömüp kendi sığınağında beynini şu zırvalıklarla uyuşturmak mı? Bu mu senin normalin!” Erhan tam kızgınlıkla konuşmaya hazırlanıyordu ki televizyondan gelen sesle ikisi de kafasını o yöne çevirip bakmaya başladı.

“Evet sevgili seyirciler… Nerede kalmıştık? Şimdi size bu geceki büyük sürprizimizi açıklama zamanı geldi.”

“Elif bana şuradan incirleri uzatabilir misin tatlım?” Sehpanın üzerindeki incirleri kocasına doğru uzatırken onun ayakların uzatmış, uzun sakallı, yağlı saçlı, göbekli haline baktı. Ben bu adamla mı evlenmişim diye geçirdi aklından. Televizyonda ise sunucu hâlâ tam gaz konuşmaya devam ediyordu.

“Evet bugün yarışmacılarımızı oldukça zorlu bir parkur bekliyor. Onlar için özel olarak hazırladığımız kum havuzunda sakladığımız madenleri bulmakla yükümlüler. Bakalım hangi takım kazanacak ve büyük ödülü evlerine götürecek. Kum dedim değil mi biraz önce? Bu sizi yanıltmasın, işleri biraz zorlaştırmak benim işim.” Eline aldığı sarı kocaman hortumla kumluk alanı sulamaya başladı ve havuz iyice dolana kadar bekledi. “Evet bakalım bu çamur dolu havuza girmeye kim cesaret edecek? Haydi, hep birlikte geri sayalım. Beş, dört, üç, iki…”

“Üç, iki. Çok heyecanlı. Ben hayatta girmemem çamura. Pislenir her yerim. İncirler de çok lezzetliymiş. Nerden almıştın bunları? Sen de yesene aşkım.”

“Sınırda bombalı saldırı olmuş, patlamada on çocuk toplam yirmi kişi ölmüş ilk belirlenenlere göre. Savaşın ilk haykırışı olmuş. Meydanda toplanan kalabalık intikam ateşiyle bağırırken diğer yandan da savaş istiyoruz diye bağırıyormuş. B ülkesi ise saldırıyı üstlenerek A ülkesine gözdağı vermekmiş niyeti”

“Hadi koş, hadi koş, daha hızlı Selim hadi yapabilirsin.”

“Sen beni dinlemiyor musun Erhan. Sana savaş çıkacakmış diyorum. Sınırda, bizim sınırımızda patlama olmuş. Masumlar, çocuklar ölecek, insanlar yurtlarından olacak. Sen hâlâ televizyondaki şu salak programı izliyorsun pes!”

“Boş ver Elif bize ne savaştan… Yesinler birbirlerini. Ben küçük dünyamda huzur istiyorum anlıyor musun? Bir parça huzurla televizyon izlemek istiyorum sadece. Tamam mı?”

“Orada ölen masumlara ne olacak peki? Onlar huzur istemiyor mu zannediyorsun! Yanlış zamanda yanlış yerde olmaları mı tek problemleri… Kafanı gömdüğüm kumdan çıkar artık çevrene bak azıcık! Sokaklarda dilenen çocuklara, ölen askerlere, sivillere, kadınlara, parçalanan hayatlara…”

“Bana ne benim savaşım değil verdikleri. Benim mücadelem değil. Hiçbir şekilde beni ilgilendirmeyen bir savaşa müdahil olmayacağım kusura bakma. Şimdi müsaade edersen televizyonu izlemek istiyorum sessizce…”

Elif ne halin varsa gör deyip kapıyı çekip çıktıktan sonra Erhan gözlerini televizyona dikmiş izlemeye devam ediyordu. Yarışmacılar, sunucular, izleyiciler ise etrafta atılan savaş nidalarından habersiz kendi dünyalarında dönme dolap gibi dönmeye devam ediyorlardı. Durmadan dinlemeden kendi etrafında aynı hızla dönen bir dönme dolap misali dönmekteydiler…

OyunlarYazarın (Zeyno) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Oyunlar

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (2)

  1. 7 Nisan 2022

    Yazıyı okurken , bir yandan benzer konuşmalara, karşı duruşlara şahit olduğum çevremdeki arkadaşlar, eş-dost geldi. Geçen akşam balkonda oturmuş, malum yarışma seslerini üst kat komşunun açık penceresinden duyarken, karşı binadaki pencerelere baktım. Duvardan farksızdı. Güzel havada balkonda edilen sohbetleri, pencerelerdeki çiçekleri, aralanmış tülleri ve oradaki yaşanmışlıklarıyla çocukluğuma kadar gittim. Zamanın tanığısın sevgili Zeyno. Yansıttıkların için teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir