Mersin’de Meme Kanseri Semineri ve Farkındalık Yürüyüşü Yapıldı
0

Mersin’de Meme Kanseri Semineri ve Farkındalık Yürüyüşü Yapıldı

Mersin Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bölümü Bilim Dalı tarafından “Meme Kanseri” konulu bir seminer düzenlendi. 01-31 Ekim Meme Kanseri farkındalık ayı kapsamında Mersin Üniversitesi Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Meme Kanseri Panelinin ardından Fenerbahçe Meydanı’ndan Mersin Marina’ya kadar yürüyüş yapıldı.

Prof. Dr. Emel Sezer moderatörlüğünde gerçekleşen panele; Tıp Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ahmet Dağ, Prof. Dr. Alper Sarı, Doç. Dr. Vehbi Erçolak, Dr. Öğr. Üyesi Yüksel Balcı ve Dr. Öğr. Üyesi Eda Bengi Yılmaz katılım gösterdi.

Panelde açılış konuşması yapan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Hakan Öztürk, “Bugün burada meme kanseri konusunda farkındalık yaratmak ve bu alandaki son gelişmeleri paylaşmak üzere bir arada bulunuyoruz. Üniversitelerin misyonu sadece lisans, lisansüstü eğitim vermek ve araştırma yapmak değil, belki de daha önemlisi toplumla bütünleşmek, toplumu bilinçlendirmek, önemli konularda kanıta dayalı verilerle ve akılcı yaklaşımlarla farkındalık oluşturmaktır.” dedi.

Açılış konuşmasının ardından Genel Cerrahi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Dağ, meme kanserindeki risk faktörlerini anlattı. Değiştirebilecek ve değiştirilemeyecek faktörlerden bahseden Dağ şöyle konuştu: “Meme kanseri kompleks bir kanser. Meme uzuv gibi gözükür ama sistematik bir organdır. Ailesel meme kanseri sadece yüzde on görülmektedir. Birinci derece ve ikinci derece yakınlık elbette büyük risk faktörü taşıyor. Fakat hastaların yüzde 90’ında ailede sadece kendilerinde görülüyor. Diğer risk faktörleri de östrojen hormonlarının yoğun olması. Geç menopoza girmek ve erken yaşta adet görmek riski arttırıyor. Sanılanın aksine doğum yapmak koruyucu da olsa kanseri önlemiyor. Bunların hepsi değiştiremeyeceğimiz risk faktörleri. Değiştirebileceklerimiz ise yaşam tarzı. Obezite ve meme kanseri arasında ciddi bir bağlantı var. Alkol de riski arttırıyor. Egzersiz yapmak ise riski azaltan faktörler arasında.”

Mastektomi Her Hastada Uygulanabilir mi?

Konuşmasının devamında hastaların; meme alınma işlemi olan mastektomiden korktuklarını ve bu nedenle tedaviye geç başladıklarından bahseden Dağ, her hastada farklı tedavi uyguladıklarını söyledi. Dağ, önceliklerinin memeyi korumak olduğunu ve gerekmedikçe mastektomi uygulamadıklarını belirtti. Tümörün meme başına yakın olduğu veya birden fazla bölgede bulunduğu durumlarda ya da koltukaltına yayılması halinde mastektomi işlemine başvurduklarını anlatan Dağ, “Burada teraziye hem onkolojik prensibi hem kozmetiği koymak ve üzerine konuşmak gerekli. Bir memede tümör varsa diğer meme de riske giriyor. Bu gibi durumlarda karşı memeyi koruma yolunda tedavi uyguluyoruz.” dedi.

Mamografi Nedir? Hangi Durumlarda Uygulanır?

Meme kanserinin teşhis süresini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Yüksel Balcı, her kadının 20’li yaşlardan sonra en azından ayda bir kez kendine elle meme muayenesi yapması gerektiğini vurguladı. Mamogrofik incelemeye 40’lı yaşlardan sonra başladıklarını belirten Balcı şunları söyledi: “Mamagrofi memenin x ışınıyla çekilen röntgen filmi. 20 li yaşlardan 40 yaşlara kadar klinik kontrol, 40 yaşından sonra ise tarama programına girilmesini öneriyoruz. Yaş arttıkça meme kanseri görülme riski artıyor. Hastalığın oluşumunu engellemeyiz ancak erken evre dediğimiz kısımda hastalığı saptamaya çalışıyoruz. Mamografi meme tümörü meme kanallarının içerisindeyken kireçlenme dediğimiz noktasal kireç tanelerini göstererek erken teşhis de bize yardımcı oluyor.”

Konuşmasının devamında hastaların mamografinin yaydığı radyasyondan ve acılı bir tetkik olmasından çekindiklerinden bahseden Balcı, x ışının dozunun oldukça düşük ve normal bir akciğer röntgeninden on kat daha düşük bir oran olduğunu kaydetti. Balcı, mamografide sıkıştırma yapılmasının nedenlerini; dokunun eşit kalınlığa ve hareketsiz hale getirilerek daha net görüntü almak olarak açıkladı.

Protez Meme, Meme Kanserinde Tetikleyici mi?

Prof. Dr. Alper Sarı, plastik cerrahinin hastaların tedavi sürecine en başından dahil olmaları gerektiğini belirterek “Özellikle ameliyat öncesi genel cerrahın bizimle istişare yapmasını bekliyoruz. Ameliyat planlanırken kesilerin nereden yapılacağı, daha sonra bizim hastanın kendi dokusunu kullanacaksak o dokuyu kullanabilmemiz hangi anatomik yapıların korunmasının gerektiğinin konuşulması gerekiyor.” dedi. Sarı, protez meme ile ilgili toplumda yanlış bir algı olduğunu ve silikon memenin kanserde hiçbir rolü olmadığını söyledi.

Dr. Öğr. Üyesi Eda Bengi Yılmaz ise protez memenin, meme kanserinde bir tetikleyici olmadığını yineleyerek tedavi sürecinin protez memede deformasyona yol açarak kozmik sorunlar oluşturabildiğini belirtti.

Meme Kanserinin Tedavi Sürecinde Hangi Yöntemler Uygulanıyor?

Doç. Dr. Vehbi Erçolak, meme kanserinde pek çok yeni tedavinin geliştiğini ve her hastada farklı tedavi uyguladıklarını söyledi. Hormon, aşı gibi yeni gelişen tedaviler olduğunu fakat kemoterapinin de büyük bir tedavi başarısı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Şu anda meme kanserinde bireyselleştirilmiş bir tedavi uyguluyoruz. Her hastaya kemoterapi vermiyoruz. Öte yandan immünoterapi kanser hastalarında bağışıklık sistemini güçlendirerek tedavi edebiliyor fakat meme kanserinde kesin bir tedavisi yok. Artık bir onkolog, genetik testler yaparak hangi tedavi uygulanacağını bulabiliyor fakat Türkiye’de birkaç merkezde yapılıyor.”

Dr. Öğr. Üyesi Eda Bengi Yılmaz ise ışın tedavisini her hastaya uygulamadıklarını, bu tedavinin amacının hastalıklı bölgede hastalığın tekrarlanmasını önlemek olduğunu aktardı.

Meme Kanserinden Korunmanın Yolları

Doç. Dr. Vehbi Erçolak, meme kanserinden korunma yollarının; düzenli egzersiz, aşırı kilodan kaçınma, bağışık sisteminin kuvvetlendirilmesi, stresten uzaklaşmak ve paraben içeren kozmetik ürünlerinden uzak durmak olduğunu vurguladı.

Türkiye’de Kanser Olan Kadınların Dörtte Biri Meme Kanseri

Doç. Dr. Vehbi Erçolak 2018 yılında dünyada 2.1 milyon insana meme kanseri tanısı konduğunu ve her yıl yaklaşık 500 bin kişinin bu hastalıktan hayatını kaybettiğini açıkladı. Kanser olan kadınların dörtte birinin meme kanseri olduğunu vurgulayan Erçolak, 2000’li yıllardan sonra meme kanserinde görülme ve ölüm sıklığının azaldığını söyledi. Erçolak bunun sebeplerinin ise doğum kontrol yöntemleri için kullanılan hormon tedavilerinin giderek azalmış olması, erken teşhis için yeni teknikler geliştirilmesi ve tedavi sürecinde yeni ilaçların kullanılması olduğunu belirtti. 1989’dan sonra Dünya Sağlık Örgütü’nün de desteğiyle meme kanseri farkındalık etkinliklerinin yapılmasının önemli bir rolü olduğunu kaydeden Erçolak: “Meme kanseri neredeyse yüzde 95 oranında tedavi edilebilen bir hastalık bu sebeple kadınların bu konuyla ilgili farkındalık kazanması çok önemli.” dedi.

Farkındalık Yürüyüşü Düzenlendi

Panelin ardından katılımcılar, Mersin Büyükşehir Belediyesi Bandosu eşliğinde pembe tişörtleri, balonları ve pankartları ile Fenerbahçe Meydanından Mersin Marina’ya kadar yürüdüler.

*Prof. Dr. Ahmet Çamsarı

Marina’da son bulan yürüyüş, kadınların bando takımı beraberinde İzmir Marşı ve 10. Yıl Marşı okuması ile devam etti. Marşların ardından konuşma yapan Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı: “Bu bir malignensi değil bir hastalık. Her 8 kadından birinde bu hastalık görülebiliyor ve bu sayı günden güne artıyor. Tabi kadınların yanında erkeklerde de gözüküyor. Erken tanıyla korkulacak bir hastalık değil. Bunun içinde farkındalığı artırmamız lazım. Malignensilerin, kanser türlerinin hepsinde bu geçerlidir. İşte tam da bu hassasiyetle onkoloji hastanemizi yaptık ve bitirdik. Yaklaşık 2 hafta içinde kadrolarımızda gelirse bu hastanemizin de açılışını yapacağız. Artık bu sorun içinde vatandaşlarımız başka illere gitmeyecek. Özellikle ışın tedavisi açısından. Yeni cihazımızla tedaviye başladık ve çok hassas noktasal atışla tedavi yapabiliyoruz. Bize düşen ne varsa bu konuda her zaman sizlerin yanındayız. İnşallah yapılan farkındalıklarla bu ve benzeri hastalıklardan acı olaylar yaşamayız.” dedi.

Çamsarı’nın ardından söz alan Prof. Dr. Emel Sezer “Türkiye’de rakamlara hâkim değiliz ama sonuçta her sekiz kadından biri meme kanseri riski ile karşı karşıya. Kadınlar bazen korkudan bazen ihmalden dolayı tetkiklerini hep erteledikleri için hayata geç kalıyorlar. Biz de hastalarımıza ve kadınlarımıza diyoruz ki korkmayın, lütfen ertelemeyin, geç kalmayın, hayatı yakalayın.“  diye konuştu.

Etkinlik; onkoloji bölümü doktorlarının da katılımıyla, dans gösterisi ve müzik ile devam etti.

Yazarın (Zeynep Çelebi) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Mersin’de Meme Kanseri Semineri ve Farkındalık Yürüyüşü Yapıldı

İlginizi Çekebilir
"Tüm Bir Yaşam"

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir