Kürk Manto
  1. Anasayfa
  2. Öykü
Trendlerdeki Yazı

Kürk Manto

Sanki sen halatları birbirine bağlayan bir düğümdün ve o düğüm çözüldü, halatlar söküldü, durmaksızın savruldu.

0

Kürk Manto

Sabahattin Ali’nin Madonna’sına ait olan kürk manto değil bu bahsedeceğim manto. Bu manto zor bir yaşamdan sonra yaşamın sonuna aylar kala sahip olunan ve sayılı sayıda giyilen bir kürk manto… Bu manto umut, bu manto geçmiş ve gelecek. Bu manto artık bir yadigar; kıştan bahara kalan.

Sıcaktan kasıp kavrulan bir 2019’un Ağustos ayı…

Hatırlıyorum. “Hayat bir hatıradır, unutursan ölürsün…” demiş bir yazar. Ben hatırlıyorum ve zihnime bu denli berrak olduğu için şükrediyorum. Anılar, elimi uzatacak kadar yakın ama gidemeyecek kadar uzak…

Yaklaşık 3 yıl önce sıcak bir ağustos günü, gardırobunu karıştırıyorum. Bej renkli, yakası beyaz tüylerle çevrili kürk manto çarpıyor gözüme, hiç tereddütsüz askıdan çıkarıp hemen giyiniveriyorum. Ağustos sıcağında yaptığım şeye anlam veremeyen gözlerle bana bakıyorsun. Bense sevinç çığlıkları atıyorum mantonun güzelliği karşısında. Bir sağa gidiyorum bir sola, kim fotoğrafımı çeker diye bağırıyorum evin içinde. Eşyalarına çok kıymet verirsin, “Hadi yerine koy” diyorsun ama bu saçma çocuk mutluluğum hoşuna da gidiyor. “Deli kız…” diyorsun.

-Babaanne bu ne güzel bir manto böyle…

-Çok mu sevdin?

-Çok, çok sevdim.

-Zamanı geldiği vakit senin olsun.

Tadım kaçıyor, mantoyu çıkarıyorum, aldığım yere özenle koyuyorum ve içimden diyorum ki “Ne olur, o zaman mümkünse hiç gelmesin…”

O günü haftalar izliyor, haftaların yerini aylar alıyor, sonra aylar yıllara dönüşüyor ve zaman durmaksızın akıp geçiyor. Ta ki gün “zamanı geldiği vakit” olana kadar…

Gün “zamanı geldiği vakit” oldu ve kürk manto bana verildi, hem de gidişinden aylar sonra. Garip bir duygu… Manto bende değilken sen var gibiydin, uzaktaydın, seni göremiyordum ama var gibiydin. Manto şimdi bende ve senin yokluğun dolabı her açtığımda karşımda duruyor.

Sevgili Yüksel, sana bir mektup yazmış olsaydım -tıpkı Hikmet’in Bilge’ye yazmış olduğunu varsaydığı gibi- ve sen de okumuş olsaydın ya da oradan birine okutmuş olsaydın… Hiç şüphesiz benden haber almanın mutluluğu dört yanını sarardı. Hiç şüphesiz kalemimden çıkan cümlelerin sana ulaştığını bilmek bir nebze ruhumu rahatlatırdı.

İnanır mısın çok gün geçti… Hayat, kimsenin yokluğunu fark etmeden akıp gidiyormuş. Öyle derin bir boşluk bıraktın ki arkanda bilemezsin. Sanki sen halatları birbirine bağlayan bir düğümdün ve o düğüm çözüldü, halatlar söküldü, durmaksızın savruldu.

Bayramlar Yüksel, artık çok sert geçiyor. Gözlerden yağanı durduramıyorum. Seni arama isteğime mani olamıyorum. Bayramları artık sevmiyorum! Anlamıyorlar, ziyanı yok. Kimseye izahat vermek mecburiyetinde değilim.

Doğrusunu istersen, üstüne alın da rüyama gir diye çok dua ettim. Hiç ulaşmadı sahibine, saçma sapan herkesi gördü bu gözler; bir seni göremedi. Ortada öylece köksüz, kimsesiz kaldı dualarım. Üzerimde bu denli tesir bırakmanı etrafım anlam veremedi. Fakat sormaya dahi tenezzül etmediler, doğrusunu istersen ben de anlatmaya hiç lüzum görmedim.

İnanır mısın, adını geçirmemek için özel çaba sarf edenler oldu. Oysa ne çok isterdim seninle yıllarını geçiren insanlarla seni konuşmayı…

Yine lafı ziyadesiyle uzattım. Ruhumu kasıp kavuran acılar karşı tarafın bana ısrarıyla veyahut benim uzun uzun bir sürü gereksiz cümle kurmamdan sonra ortaya döktüğüm gizli ağrılarım. Bunu sen biliyordun ve sabırla beni dinliyordun ya da nokta atışı ile doğru soruyu soruyordun.

En soğuk haziran dedemin gidişiydi. En sıcak haziran senin gidişindi. Şimdi haziran ne soğuk ne de sıcak… Haziran işte. Bazılarımızın köksüz kaldığı alelade bir Haziran…

“Şu mesleği eline al, sonrasını sonra konuşuruz” dediğin bir sohbetimiz vardı. Sonrası oldu babaanne, sonrasını yaşıyorum…

Hadi çık gel, sonrasını konuşalım…

Kürk Manto

Yazarın (Simay Kurtoğlu) diğer yazılarını da okuyabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Kürk Manto

Sait Faik zamanında; "yazmasam deli olacaktım” demiş. Ben de o vesileyle yazıyorum. Yazmak benim ben olmamı sağlayan bir unsur.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
Biz Varız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir