Gizli Devrim
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Gizli Devrim

Yazan: Yonca Tandoğan

6

Gizli Devrim

Yayınla tuşuna bastıktan sonra konuşmaya başladı yaşlı adam. İzleyenlerine ilk cümlesi “Bu gün diğer günlerden farklı bir gün” oldu. Sakin bir ses tonuyla tüm dünyaya kendi görüşüne göre Devrim’i anlattı. Düşüncelerini ifade ederken kronolojik olarak doğru olmasına ve mantık hatası içermemesine ayrı bir özen gösterdi. İzleyecek olanların – ki bunların toplamının parmakla sayılandan az olmamasını umuyordu- hatalı bilgi verirse yüzüne vuracağını ve bunun uzun bir tantanaya dönme olasılığını gayet iyi biliyordu. Tüm Emekli Öğretmen Sen ve Ereğli İkinci Bahar Yaşlı Bakımevi sakinlerine bir de Amerika’daki ikiz torunlarına mesajla yayın saatini bildirmişti. Tecelli Bey için Devrim’e bir de onun gözünden bakabilmelerini sağlamak, hepsinde saygı uyandıracak şekilde hareket etmek önemliydi. Davasında haklıydı ve bunu destekleyecek kitlelere ihtiyacı vardı.

Önündeki bilgisayar ekranına, kameraya, klavyeye, tabletine ve telefonuna baktı. Modern teknoloji insanlık için büyük bir sınav kaynağı olmuştu. Ya onu yok sayarak ortadan kaybolacak ya da düşmanla birleşip büyüyecektiniz. İkinci yolu seçti. Makyavelist bir tutum olduğunu kabul ediyordu ama bundan yüksünmüyordu. 75 yaşında bir devrimci olarak ecnebi fikirler bir yana, kendi kültürümüzde de “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı” denen düsturu hatırlattı kendine.

Konuşması sırasında tıpkı o 16 yaşındaki internet fenomeninin TEDX konuşmasında anlattığı gibi, takipçilerinin odaklanmasını sağlamak için sağa sola hareket etti. İçinden bir ses bunu yapmaman gerekiyordu” dedi ama neden yapmaması gerektiğini heyecandan hatırlayamadı. Doğaçlama yaptığı, esasında ezbere bildiği konuşmasını daha tamamlamadan beğeniler gelmeye başlamış, takipçi sayısı hızla artış göstermişti. Şaşkındı. Son bölümde konuşmasında biraz hızlandığını fark etti ve bilinçli olarak sağa sola giderek konuşmasını yavaşlattı. Takipçiler hızla artıyordu. Bugün gerçekten farklı bir gün olmuştu.

Bitiş cümlesi olan “Viva La Revolucion” (Yaşasın Devrim) ağzından çıkar çıkmaz canlı yayını kapattı. Rahatlamıştı. Yayında saygınlık oluşturması için giydiği lacivertli, mavili papyonu ve açık mavi gömleğini çıkarttı. Altında sadece miki fare desenli iç çamaşırı vardı. Yayınlarda ona adrenalin veren diğer konu buydu. İkiz torunlarının doğum günü için ona sundukları iki seçenekten biri olan bu hediyeyi biraz nazlanarak kabul etmişti. Diğer seçenek saçının maviye boyanmasıydı ki bunun hâlâ kendisine nasıl bir fayda sağlayacağını anlamamıştı. Diğeri nihayetinde önemli bir uzvunu kapatıyordu. Saçının maviye boyanmış halini görmeye uzun yıllardır teklemeden ona eşlik eden kalbi dayanamazdı. Üstelik kapitalizmin en önemli ikonlarından birini layık olduğu yerde taşıyacaktı. Kendisini bu şekilde ikna edince çekimlerde bu destekleyici aksesuarı kullanmaya başladı. Evinden yaptığı yayına böyle çıkıyordu, kimse bunu bilmiyordu. Bu da bir tür haz dolu gizli Devrim değil miydi? “Viva la Revolucion” dedi bir kez daha iç çamaşırına bakarken ve keyifle gülümsedi emekli sınıf öğretmeni Tecelli Bey.

Arkasını döndüğünde neden hareket etmemesi gerektiğini ve milyon takipçili genç fenomenin canlı yayın yerine neden her zaman banttan yayını tercih etmesi gerektiğini öneren cümlesi kulaklarında çınladı. Duvarında boylu boyunca yer kaplayan hafif açıyla asılmış aynadan tüm vücudu görünüyordu. Ayna geçen hafta takılmıştı. Ağzı açık şaşkın yüzü ona bakıyordu. Yayın boyunca aynanın önünde hareket etmişti. Sadece bedenin üst kısmı yerine aşağısı da… Gerisini düşünmeye devam edemedi, tansiyonu çıkmıştı. Yüzündeki gülümseme dondu. Yarım saat boyunca kendini tuvalete kapadı. Sonra bir on beş dakika kadar mutfakta bulduğu boş şişelere su doldurdu. Sonra o şişelerdeki suyu bütün kış boyunca sulamadığı için ölen çiçeklere döktü, çoktan kurumuş yaprakları elleriyle tek tek temizledi. Kuruyan gülün dalındaki dikene epeyce bir sövdü.

Bir süre düşman belirlediği hiçbir teknolojik alete dokunmadı. Bir yerlerden ısrarla mesajlar ve sinyaller geliyordu. O sırada devrime yardımcı olması açısından temin ettiği son model akıllı telefonu çaldı. İkizler yazan kamera sembolü yanıp sönen ekranı mecburen açtı. Onları yanıtlamaması olmazdı. Görüntünün belirmesini bekledi.  Sokakta bir grup genç boyunlarında papyon, üstlerinde sadece miki fareli iç çamaşırlarıyla koşarken “Viva La Revolucion” diyerek bağırıyorlardı. En önde kendi ikiz torunlarını fark etti. Türkçe ve İngilizce “#BüyüksünDevrimciBüyükBaba” yazılı pankartlarla koşuyorlardı. Arkalarına sürekli yeni birileri ekleniyordu. Hatta bazılarının anadan üryan olduklarını görüp telefonu kapadı.

Derin bir kaç nefes aldı. Şartlarını bir kez daha gözden geçirdi. Düşündükçe sakinleşti hatta yüzüne tekrar hınzırca bir gülümseme yerleşti. “California” dedi seslice “tam olarak her şeyin tecelli etmesini istediğim bir başlangıç noktası değildi ama” iç çamaşırına baktı ve normale dönen ses tonuyla tamamladı “Ne demiştik? Devrim için, kitlelere ulaşmak için çıktığımız bu yolda her şey mübah” Takipçi sayısı çoktan on binleri geçmiş, gizli bir Devrim açıkça gerçekleşmişti.

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz. 

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
baba oluyorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (6)

  1. Mükemmel bayıldım👏👏👏 yüzde bir gülümseme bırakan öykülerden👍

  2. Kaleminize sağlık, çok güzel olmuş 🧡

  3. 24 Mayıs 2020

    Yine güzel ve akıcı bir dille yazılmış. Yonca TANDOĞAN’IN hikayelerini okumayı seviyorum. Kendisine başarılar diliyorum…

    • Yine ne güzel yorumlamışsınız. Sayenizde yazıyor olmak keyif veriyor. Teşekkürler 💐🧿

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir