Kalbimiz Adaletliydi Karşımızdakine Gereğinden Fazla
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Kalbimiz Adaletliydi Karşımızdakine Gereğinden Fazla

Yazan: Alican

0

Kalbimiz Adaletliydi Karşımızdakine Gereğinden Fazla

Ruhlar merdivenlerden çıkarken onları izliyordum. Ruhlar merdivenlerden inerken de onları izliyordum. Pavyonlarınızda tepeden aşağıya sarkan yuvarlak lamba olup yer altı dünyanızı biraz olsun renklendirmek isterdim ama ne zaman bu mahalleye giriş yapsam mahallelinin gözüne kaçan toz gibi batıyordum. Her gece buradan çıkarken kimse beni görmüyor. Çünkü geceleri bu mahallede her şey gözden kaçırılır, perdeler çekilir ama pencereler aralık bırakılır, kapılar kilitlenir, televizyonların sesi açılır, kulaklar tıkanır, ağızlar elle kapatılır. Bu yüzden, 7 ay önce Kadir ile mahallenin Kiko sokağında bulunan ikinci binanın dördüncü katına taşındık. Böyle tarif edebiliyorum, çünkü bazen unutuyorum. Kadir, eskiden mayın toplayıcısıydı. Bazı geceler arabasını önümüze kırıp, araladığı pencereden göz ucuyla birisini seçer ve giderlerdi. Çok yakışıklı değildi. Cok zengin de değildi. Kızlardan dinlerdim: “Sadece çok kibar ve güzel sevişiyor.” Onunla, kimsenin bizi buralarda tanımadığı, aslında hep aralarında var olduğumuz insanların içerisinde tanışmak isterdim. Ama onunla, kendi fantastik dünyamızın cenaze töreninde tanıştık. Ne duamız okunmuştu, ne de helvamız kavrulmuştu. Tabut olup da omuzlarda taşınmamıştık üstelik. Mekanımız bu mahalleydi. El ele verip her şeye beraber göğüs gerecektik. Sonra baktım ki, göğsü paramparça olan sadece benim.

Bugün erken uyandım. Perdeleri çekip, camları sonuna kadar açtım. İlk önce çiçekleri suladım. Hemen ardından bayatlamış ekmekleri pencerenin mermerine kırıntıladım. Bazen kuşlar gelip onları yiyor. Bazen kuşlar gelmiyor. Bazen gelen kuşlara, diğerlerinin neden gelmediğini sorduğumda, hemen ağızlarını kırıntılarla dolduruyorlar. Eğer verecek bir cevabınız yoksa bir şeylerle ilgileniyor gibi yaparsınız. Hepimiz bunu yeriz. Oturdum yetmiş iki sayfa kitap okudum. Çamaşırları yıkadım. Çamaşırları ipe dizdim. Karşı apartmanda oturan genç bir kız var. Necidir bilmem. Çok genç. Öğrenci olabilirdi belki… Adını bilmiyorum, ama ben ona Figen diyorum içimden. Kızım olsaydı eğer daha fazla benzeyemezdi bana. Dirseklerimi mermere dayadım. Ellerimi çenemin altına alıp, Figen’in, ona aşık olduğunu sandığı adamın tecavüzünü izledim. İçeriye dönüp radyonun sesini açtım. Dışarıya şöyle bir söz gitti: “Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem…”

Aşağıda kapının önünde oturan kadınlardan birisinin sakızı patladı. Bisikletinin freni bozuk olan çocuk hoşlandığı kızın önünde düştü. Mermerin üzerinde kırıntı bırakmayan kuşlar havalandı. Figen uyudu. Genç bir çocuk hızlı adımlarla aşağıya doğru yürüyor. Arkasından orta yaşlarda bir adam, genç çocuğu takip ediyor. Şarkılar başladı. Şarkılar bitti. Halı altlarında tozlar birikti. Terliklerden birisi ters duruyor. Yokuş aşağı. Yokuş yukarı. Kadınlar hazırlandı. Sokak lambaları yandı. Çöp konteynırları doldu. Kediler kendilerini yaladı. Kocalar geldi. Masa örtüleri değişti. Masalar boyutlarına göre donatıldı. Rakılar dolduruldu. İçeriden gelen Kadir’in sesi beni ürküttü. 

“Kalbe, saat kaç olmuş. Ne işin var hâlâ evde?”

“Gel gel, otur şöyle…” Deyip, ellerinden tutup masaya oturtuyorum.

Sessizce karşılıklı oturuyoruz. İlk kadehlerimiz bitmek üzere. Konuşmak için çok içmeyi beklemiyorum.

“Bu geve işe sen çıkıyorsun Kadir. Yarın bu evde senin paranı yiyeceğiz…” Cümlemi bitirmem ile Kadir’in elindeki çatalı elime saplamasının arasinda 20 saniye bile geçmiyor. Ben çığlığı basarken, Kadir ağzıma yumruklarını sokuyordu. Beni ilk defa dövüyordu ve sesimi çıkartmadım. Çünkü üçüncü yumrukta bayılır gibi olduğumdan beni bırakıp, masadan sigarasını alıp pencerenin önüne dikiliyor. Yerimden güçlükle doğruluyorum. Bilincim yerinde. Masanin üzerinde duran bıçağı yavaşça elime alıyorum. Kadir’e doğru yürüyüp, dudaklarımı ensesine dayıyorum: ” Allah affetsin Kadir, ben affetmem…” dedikten sonra onu ensesinden üç kere bıçaklayıp, aşağıya itiyorum. Kadir aşağıya çakılmak üzereyken, telaşlanıp sokağa iniyorum. Kadir ile beraber çiçeklerimden biri düşmüş. Hemen kaldırıyorum yerden. Apartmanın kapısını kapatıp eve çıkıyorum. Televizyonun yanındaki koltuğa oturup gökyüzüne bakıyorum.

Dilerdim bu evrende pasta olaydım. Led ışık olaydım. Gazinolarda mikrofon olaydım. Ağaçta yaprak olaydım. Bahçelerde çiçek olaydım. Şarkıların matematiği olaydım. Şehir merkezlerinde meydan olaydım. Gökte uçan kuş olaydım. Kara aşk olaydım.

Kadir’in katili oldum. Olsundu.

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Kalbimiz Adaletliydi Karşımızdakine Gereğinden Fazla

İlginizi Çekebilir
Öykü: Saksağan

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir