Olup Biten Gün
  1. Anasayfa
  2. Anı

Olup Biten Gün

0

Olup Biten Günmirket_538273

“Güneşli, pırıl pırıl bir İstanbul günüydü” diyemeyeceğim. Aylardan nisan, güneşin canı sıkılmış, dostu rüzgârdan yardım almış. “Bugün tek başıma yetemeyeceğim dünyaya” demiş muhtemelen. Rüzgâr da kırmamış dostunu hatta en fazla sorumluluğu o almış. Aylardan nisan, fırtına uçuruyor adamı. O sabah tüm kırılganlıklarımı, alınganlıklarımı çantama doldurup çıktım evden. Kalabalığa karışıp durağa geldim. Herkes bir araca biniyor, sevgili kalabalığım azalıyor, ben kalıveriyorum durakta. Yüzüm giderek düşüyor, “Nerde bu otobüs” sitemlerim sinyal veriyor. Uzaktan gelen aracı görünce bastırıyorum bu sinyalleri. Yerim belliydi; en arka, cam kenarı… Ama gördüğüm manzara beni dehşete düşürmüştü. O gün o koltuk da aldatmıştı beni. “Sen de aldat, sen de” demiştim içimden. Orta sıralara bir yere geçtim, yine cam kenarı. O aralar uykum da benimle ilgilenmiyordu pek, biraz uyumaya karar verdim. Parkamın kapüşonunu kafama geçirdim; bitmiş, tükenmiş başımın acısına acı eklemek için… Yanımdaki abiyi rahatsız etmeden yayıldım, dayadım o yorgun başımı cama. Uyumak ne mümkün! Olmuyor, göz kapaklarım kapanmak için çırpınıyor olsa da kaybediyor savaşı. Kapüşonum başımda, abi şaşırıyor rahatlığıma belki dağınıklığıma… Sonra bir mesaj geliveriyor telefonuma. Kunçuyumm’dan… Biricik dostumdan. Okuduğumuz bölümden etkilenme eski Türkçe kullanışıyla kaydetmiştim onu: “Prensesimm…” galiba insan ömründe bir kere bu dosta rastlıyor, tutarsa yakasından ne âlâ. Tutamazsa… Böyle bir dostu bir daha bulmasına imkân yok. Aynı isimleri paylaşıyor, çoğu zaman hatta her zaman aynı duyguları da paylaşıyoruz. Zeynep… O şiir okur, ben şarkı söylerim. O çay sever, ben kahve. Randevularımıza hep geç kalırım; o biraz sitem eder, sonra susar. Ama o geç kalınca ben çok kızarım, o takılıp kalmaz. O güzel şeylerden bahseder, ben hep başka konular açarım. Heyecanla etkilendiği bir olayı anlatır, ben “Oo Zeynep, şu arabayı gördün mü” vs. aptal cümlelerle her şeyi alt üst ederim. Sonra o bana bir bakış atar, ben utanırım. Çok dengesizim, bu kızın bana katlanması muhteşem! En önemlisi beni anlaması, anlayışı…
Mesajını tahmin ediyorum: “Nerde” diyecekti. “Nerdesin” deki “-sin” i kaldırmıştık biz. Ama yanılmıştım o gün. Öyle bir mesaj atmıştı ki ellerim tek kelimeyle cevap vermeye razı olmadı. Dostum, çok kırgındı etrafındaki herkese ve her şeye. Yıpranmıştı. En kötüsü yapacak bir şeyim yoktu! O, şiir yazmayı da severdi. Ben yazamazdım. O ısrar ederdi, ben yüzümü ekşitirdim. Ama onu kırmışlardı. O mesaja karşılığım, kendimden beklemediğim şekilde olmuştu. İlk defa yeni bir yol bulmuştuk kendimize:

Yazdı Zeynep:
çelik halatlarla aşka asılı bir beton yığınıydım
düştüm ve parçalandım
yerden ele
elden dibe düştüm
üşümüştüm
hava karaydı
bahtım karaydı
üşümüştüm

Aldı Zeynep:
önümde yeşil renkte bir araba
bilirsin işte
hani hepimizin seyahat edeceği
sosyetenin yaşlı teyzesiyle
kenar mahallenin sidikli çocuğunun bineceği
hani postlarıyla sürüp giden ilişkilerinin
bittiğinin mesajını veren o yeşil araba

Aldı Zeynep:
etraf karanlık
yalnız gözlerin ışıldıyor aklımda
etraf karanlık
bir sen varsın yanımda

Aldı Zeynep:
sesin geliyor kulağıma
kulağımda hoş senin
bağırıyor kadın “orta kapı!”
kaptan sesleniyor
“açıcam birazdan”
durakta açmıyor kaptan
durakta sen ve benden olan
cam silici çocuklar

Aldı Zeynep:
çocuklarımızı bulutlara gömelim sevgilim
nasıl olsa bir gün ölecekler
biz, ölmeden gömelim
ışığa ve suya ve aşka doysunlar
gömüldükleri yerde yeniden doğsunlar

Aldı Zeynep:
sen şiir okurdun
ben bölmeye kıyamazdım
şimdi sana nasıl soracağım
o kahreden soruyu
“nerdesin ulan nerde”

Aldı Zeynep:
romantizmimizi bölerdin her seferinde
o kahreden sorularla
nerdeyim
nerde
bir bilinmez yerde
ölüler duyuyor beni
haydi sen de duy beni…

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Olup Biten Gün

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir