Günden Kalanlar – Kazuo ISHIGURO

Yazan: Aycadısı

Günden Kalanlar – Kazuo ISHIGURO

İzninizle, bu yorumu okumadan bir sınır çizeceğim size: Kaç yaşındasınız?

Muhtemelen çoğunuz 40’ın altında… Benim gibi 40’ın üzerinde olanlar için çok şey ifade edebilir bu eser. Daha genç olanlar içinse ömür’e, hayat’a dair, koca bir T cetveli nasıl çizilir, onu anlatmaya çalışacağım.

Muhasebede, basit hesaplar için kullanılan T Cetveli, sadece Borç ve Alacak hanelerinden oluşur. Ana Kasa vardır. O sizsiniz diyelim. Kazandıklarınız, mutluluklarınız, sevinçleriniz, sizi sevenler, aileniz, kısacası yanınıza kâr kalanlar cetvelde Borç hanesini oluştururlar. Yani yaşamınıza artı değer katan, sizi siz yapan değerlerdir. Kasa’nın öz sermayesi doğuşunuzdur, insanlığınızdır.

Alacak hanesi ise… Başınıza gelen kötü, şanssız ve bahtsız olaylara kucak açar. Yani insanlığınızdan her oluşu ile bir şeyler alıp götüren eksi değerlerdir. Neler olabilir? Çekilen acılar, savaşlar, sevdiklerinizin kaybı/ölümü, imkânsız aşklar, yalnızlık, pişmanlıklarınız, yaşayamadıklarınız, içinizde kalan ukdeler… (Ne çok şey yazabiliyorum bu haneye!!! ben bile şaşırdım…)

Yaş konusuna geri dönüyorum: Şu T Cetveli ile hesaba oturduk madem, şu anda hepimiz aynı yaştayız. Aslolan Borç/Alacak denkliğini kurmak ve eşitlemek zira. Borç haneniz kabarıksa bu hayata, başkalarına, mutluluk borçlusunuz demektir. Alacak hanenizde bir fazlalık varsa da , adı üzerinde ALACAKLI’sınızdır.

Günden Kalanlar’a geleyim, peki…

Kendisine izninizle ben de Bay Stevens diyeceğim; bir Başuşak’ın -ki kendisi 40’ın üzerinde-, tüm hayatını, T Cetveli’ni, topu topu sadece 6 güne sığdırmasının öyküsü bu roman.

Başuşak, Bay James Stevens’ın kendinden, bizzat özür dilemesi.

Derin uykularda uyuduğunu fark edip, ayması, pişmanlıkları, yorgunlukları, az biraz hüzün, belki birkaç gülümseme, hayal kırıklıkları, vazgeçişleri, kendinden çoktan vazgeçtiğinin bilincine varması… Dolayısıyla her şeyin TORTU’sudur Günden Kalanlar.

Üstelik, Bay Stevens’ın, sadece kendi hayatını değil, bir başkasının hayallerini de es geçmesinin öyküsü bu roman…

Aynı malikanede uşaklık yapan babası öldüğünde, onun açık kalan gözlerini kapatmaya gitmek yerine, efendisi Lord’un misafirlerine içki servisi yapmayı seçmek ve ağlamamak gibi…

Muhtemelen Aşk’ı keşfetmeye korktuğu, Kahya Bayan Kenton’ın ağladığını duyduğunda, odasının kapısı önünde öylece dikilip, içeri girememek gibi….

Altı günlük yolculuğu sırasında yakıtı biten aracı yüzünden, mecburen konakladığı kasabada, kendisini bürokrat /diplomat zanneden ahaliye saygın ve aristokrat bir gülümsemeyle karşılık verdikten sonra, ertesi gün kasaba doktoru Richard Carlisle’ın “Kabalığımı bağışlayın… Bir tür uşak değilsiniz ya?” sorusu ile sarsılması gibi…

Temmuz 1956’da Darlington Malikanesi’nde başlıyor Günden Kalanlar. Okudukça 1920’lere kadar geri dönüyor, Başuşak Bay Stevens ile onun zaman döngüsünde, naif, kırılgan ve muhteşem içli bir yolculuğa çıkıyorsunuz. İngiliz Lord Darlington’ın aristokratlığı, Nazi sempatizanlığı, gelenekçiliği ve kuralcılığından, malikanenin yeni sahibi Amerikalı milyarder Bay Farraday’in sıradanlığına savruluyorsunuz. Tabii ki yorulacaksınız, dedim ya; savruluyorsunuz!

VAKAR & VAKUR KONUSU

Vakar: Ağırbaşlılık. Kişinin bulunduğu makamına uygun bir ciddiyet göstermesi, hafif meşrep olmaması, temkinli davranma, mevki ve kişiliğin gereğini hakkı ile koruma gibi anlamlara gelir. Vakur: Ağırbaşlı…Vakar’ lığı ikinci bir ten gibi üzerinde taşıyan kişi.

Tepeden tırnağa vakur biri Bay Stevens. Burada aklıma Oblomov’daki Başuşak ZAHAR geliyor! Ve ‘Hayatlarının baharında yolları kesişen iki büyük dost olsalardı, ne olurdu?’yu geçiriyorum içimden… Birbirlerinden öğrenecek ne çok şeyleri olduğunu da tabii… Yin ve Yang gibi… Tamamlanmak gibi bir şey kuşkusuz…

Ve Yazar Kazuo Ishiguro, vakur Başuşak Bay James Stevens’ı biz okurlarına, baştan sona kulağımıza monoton gelen, aynı ses tonuyla, ama kesinlikle sıkmadan, bıktırmadan nazikçe teşhir ediyor…

“Kral Çıplak!”, kalıyor anlayacağınız…

Alıntılar…

 “Ne de olsa Hitler’le bunun uğruna savaştık. İşler onun istediği gibi gitseydi hepimiz birer köleydik şimdi. Bütün dünyada birkaç efendi ve milyonlarca köle olacaktı. Buradakilere de şunu anımsatmama gerek yok: Kölelikte vakara yer yoktur. Uğruna savaştığımız budur, kazandığımız da bu. Birisi gözle görünür biçimde vakur değilse, bu niteliğin peşinde koşması, çirkin bir kadının kendini güzelleştirmeye çalışması kadar nafileydi.”

-“Sence neyin nesi şu vakar?”
Damdan düşercesine gelen bu soru beni biraz gafil avladı doğrusu.
-“Birkaç sözcükle açıklamak güç sayılır.” dedim. “Ama giysilerini herkesin önünde çıkarmamak olarak özetlenebilir.”

 “Bizim kuşak için şunu söylemeyi doğru buluyorum: Mesleki saygınlık, esasen işverenin ahlaki değerinde yatıyordu.”

“Bir anlaşmazlık bir kere çözümlendi mi, düşmandan böylesine nefret etmeye devam etmek yakışıksızdır. Bir adamı dize getirdinizse, iş orada bitmelidir. Onu bir de tekmelemeye kalkışmazsınız.”

“Avrupalılar başuşak olamazlar, çünkü salt İngiliz ırkının sahip olduğu bu nitelikten, duygularını dizginleme becerisinden soyca yoksundurlar.”

Bay Stevens: “…kendi hatalarımı kendim işledim bile diyemiyorum! Vakar, bunun neresinde?”

 Kazuo Ishiguro, büyük bir duygusal güce sahip romanlarında, dünyayla bir bağlantımız olduğu yanılsamasının altında yatan dipsiz uçurumu açığa çıkardı…” İsveç Akademisi, 2017 Nobel Edebiyat Ödülü Gerekçesi (Beni Asla Bırakma ile almıştır.)

Günden Kalanlar / Kazuo ISHIGURO
YKY Yayınları
Çeviri: Şebnem Susam-Saraeva
206 Sayfa

Sevgiyle kalın…

Günden Kalanlar - Kazuo ISHIGURO

Diğer kitap tanıtımlarına da göz atabilirsiniz.

Korsan Edebiyat’ı instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Haftalık bültenimize ücretsiz abone olup gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık