Seni Sevemem Müzeyyen

Seni Sevemem Müzeyyen

Düşünüyorum da kaç ayrılık yaşadık Müzeyyen bir düşünsene?

Kaç defa kırdılar şu kalbimizi bizim?

Kaç defa büküldü boynu sevgilerimizin?

Kaç defa yerlere atıldı ruhumuz?

Ne yaptılar bize Müzeyyen?

Sonra acaba hangisi daha çok acıttı diye düşünmeye başladım.

İnsan acının çoğunu seçemiyormuş galiba Müzeyyen. Hepsi çok acıymış ve giderek daha da acı oluyormuş.

Şimdi geçmişiz karşı karşıya, yaralarımızı saklayarak onları sarmamızı bekliyoruz birbirimizden ne tuhaf değil mi Müzeyyen?

Belki de birbirimizin “daha acısı” olup başkalarından bekleyeceğiz bizim açtığımız yaraları sarmalarını.

Yok Müzeyyen! Ben yapamam inan ki benim hiç halim yok, inan ki bir pamuk parçasını bile taşıyacak gücüm yok. Senin kalbini nasıl taşıyabilirim ki Müzeyyen?

Hem bu adaletsiz, bu bencil, bu acımasız duygusallığın bir sonu gelmemeli mi sence de?

Baksana etrafımızda sevgimizi vereceğimiz ve sevgisini alacağımız onca şey varken biz neden evrenin en gaddar canlısını seviyoruz Müzeyyen! Söylesene bana neden?

Bir kaplanı sevebilir misin ya da bir yılanı ya da bir akbabayı? Sana zarar vereceğini, seni çiğ çiğ yiyeceğini, seni zehirleyeceğini bile bile neyi sevebilirsin ki?

Peki neden insan sevmek için şansımızı bu kadar zorluyoruz Müzeyyen?

Bari sen anlat.

Yok Müzeyyen! Ben yapamayacağım. Ben artık bir insan sevmek yerine bir kaplan sevmeyi tercih ederim en azından ne yapacağını, sonun ne olacağını biliyorum ve benim bir insan sevecek gücüm kalmadı. Kendim de dahil!

Sen de bir düşün bunu Müzeyyen ve üzülme sakın seni sevmedim diye inan bana senin için bir acı olmaktansa hiçbir şey olmamayı tercih ederim.

Yazarın (Venüsyalı Biri) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz. 

Seni Sevemem Müzeyyen

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık