1. Anasayfa
  2. Öykü

Med Cezir


4

Med CezirÖykü: Med Cezir

Bir süredir her sabah aynı saatte, aynı parkta ve aynı bankta oturup kulağında şehrin gürültüsü, doğayı soluyordu kocaman beton yığınlarının çevrelediği, nesli neredeyse bütünüyle yok olma tehdidi altında birkaç ağaçla. Kuşlara yem verip, kedilerle oyunlar kurarak oyalıyordu kendini. Bir şeylerle oyalanmalıydı çünkü bu şehirde insan. İyi şeylerle… Mesela doğayla, hayvanlarla, insafları mantıktan taraf insanlarla, sanatla… Yoksa kaybolacaktı insan, bir kuru kalabalığın amaçsız mücadelesinde. Heba olacaktı. Böyleydi işte şehir, zordu ya da insanlar…

Bu park ona iyi gelmişti. Daha sabahın ilk saatlerinden bırakıyordu buraya bütün yorgunluğunu gününün. Huzur dolu keyfini takınıp öyle ayrılıyordu bir iki saat içinde parktan. İşe gitmeyecek olsa daha çok saatler yeni bir dünya kurabilirdi kendine kuşlu, kedili, oyunlu, mutlu hayallerden ama gitmeliydi. İşini seviyordu gerçi. Bir yayınevinde editörlük yapıyordu. Basılacak eserlere son şekillerini veriyor, sayısız amatör  dosya inceleyip onları da bir kalıba sokmaya çalışıyor; oluyor ya da olmuyor ama her gün sayısız hikâyeye tanıklık etmek hayata dair, yaşamına bir derin mânâ kazandırıyordu. Geçiyordu böylece günler parkla işi arasında.

Bir sabah yine aynı parkta, aynı bankta oturmuş kuşlara yem atarken karşılaşmıştı onunla da. Karşısındaki bankta oturmuş etrafı seyrediyordu ve ne de güzel gülüyordu! İlk kez görüyordu o adamı burada. Kimdi, ne zaman, nereden gelmişti? Bakışları beklenmedik bir anda karşılaşınca, gözlerini kaçırmıştı ama fark etmişlerdi bir kere birbirlerini. Kadın sonradan düşünecekti, “Keşke birbirlerini hiç fark etmeselerdi!”

Her sabah, hatta bir iki defa da bizzat kadının gözlerinin içine bakarak, ne de güzel gülmeye devam ediyordu adam. Kadın da kuşları besleyip, kedilerle oynamaya… Adam her geçen gün bin bir umudu doğuruyordu gözlerinde, güldükçe. O güldükçe ağaçların dallarında çiçekler dile gelip hayatın sonsuz umudunu besteliyorlardı sanki. Sessizlik, gürültüsünden soyutlanıp şehrin, keyifli bir huzura soyunuyordu. Çiçeklerin senfonisiyle bezeniyordu. Zaten kadında hayatta en çok bu sessizliği seviyordu. Onu sevmek fikri de düşmüştü aklına bir kere. Ama hayır, kadın bu fikri sevmemişti. Çünkü bin umut dolu kalp çarpıntısıydı gülüşü. Birini böylesi sevmek aklın ziyan oluşuydu. Kalp ile aklın med ceziriydi böylesi sevmek. Bir güzel gülüşe aldanmak istemeyecek kadar inatçıydı akıl. Kalp artık tek başına çarpamayacak kadar yorgun… Ve  dahası, başkaldıran hayaller; dize getiremediği gerçeklerin…

Kadın adamı sevmemiş değildi de onu sevmek fikrini özümseyememişti. “Böylesi sevmek” bir kereliğe mahsustu çünkü. Kadın zaten çok evvelinden bu adamın, bir kereliğe mahpustu. Neye diretebilirdi kalbi? Aklı o güzel gülüşe bittabi aldanmayacaktı! Kaldı ki adam sadece gülümsüyordu…

Geceler sabahları kovalıyor, günler geçiyordu. Kadın her sabah aynı saatte, aynı parkta ve aynı bankta oturup, kuşlara yem verip, kedilerle oyunlar kurarak oyalıyordu kendini günün hengamesine karışmadan önce. Adam kadının karşısındaki bankta oturmuş etrafı seyrediyor ve sadece gülümsüyordu.

Kadın içinde yaşadığı mahpusu nicedir gömmeye çabalarken en içine bir ümit, adam bu kadar güzel gülmemeliydi!

*Öne çıkarılmış görsel kendi çekimimdir.

Yazarın (eceeskiköy) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz. Med Cezir

Yazar-Çevirmen Fransızca Öğretmeni

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (4)

  1. Ececim yaaa…E aşk hikayesi kısa kesilmez ki!!! ahahahaaa…Ve keşke herkes parktaki adam gibi gülümseyebilse di mi? Sevmekten korkmamak dileğiyle canım.kalemin dert görmesin.

    • Daha uzunlarını belki sonradan yazarım. 🙂 Bence de herkes çok güzel gülebilse keşke hayata dair tüm duygulara. O zaman daha katlanılır olurdu eminim dünya. Sevmenin hep var olduğu gülümsemeli günlere… Yorumlayan yüreğine sağlık. ❤

  2. “Çünkü bin umut dolu kalp çarpıntısıydı gülüşü. Birini böylesi sevmek aklın ziyan oluşuydu. Kalp ile aklın med ceziriydi böylesi sevmek. ” Ecem, kelimelerin rengarenk, ruhu ışıtan cinsten. Sen hep yaz!

    • Teşekkürler Amelie’m. Senin ruhun tarifsiz güzel. Kelimelerime yansıyan da o güzellik. ❤ Bir kişinin yüreğine dokunabilmek bile öyle güzel ki! En önce kendi huzurum sonra da yüreğine dokunabildiğim herkes için hep yazacağım. ?❤

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir