Artık Yeter!

Yazan: Derya

Artık Yeter!

Oldum olası insanları gözlemlemeye bayılırım. Okulda, parkta, metroda, sokakta… İnsanların arasına karıştığım her yerde, eğer bir yere yetişme durumum yoksa bir kenara çekilip insanları izlerim. Hareketlerinden, konuşmalarından, giyimlerinden karakterleri hakkında hikayeler yazarım ve bunu yapmaktan inanın çok keyif alırım. Şu an burada kaleme almaya değer muazzam bir uğraş değil biliyorum, ancak bunu hepinizin ara ara yapıp içten içe eğlendiğinden adım gibi eminim.

Ancak bu küçük eğlence -özellikle son günlerde- sadece kafamızın içindeki masum bir monolog olmaktan çıktı. Öyle ki; sosyal medya üzerinden hayatına sadece birkaç saniye, hadi bilemediniz birkaç dakika şahit olduğumuz insanlara tüm nefretimizi kusmakta, göz önündeki her insana kişiliği hakkında en ufak bir bilgiye ve fikre sahip olmadan acımasızca saldırmakta ve bu insanların hayatıyla oynayacak kadar ağır sözler sarf etmekte beis görmeden canavarlaşmaya başladık. Elbette ki sosyal medya üzerinden yapılan her işi, sunulan her veriyi ve söz konusu kişinin kendini dışarıya lanse ediş biçimini sevmek zorunda değiliz. Klişe bir söz vardır “Sevmiyorsan saygı duy!”. Ben bu klişeyi de yıkmak istiyorum ve söz konusu insanları sevmemekle birlikte onlara saygı da duymak zorunda olmadığınızı iddia ediyorum. Kişinin tavrını, tarzını, yaptığı ve sunduğu veriyi sevmediğiniz gibi; saygı duymak zorunda da değilsiniz. Ancak bu; size o kişiyi aşağılama, ona hakaret etme, kişiyi hedef gösterip linç ettirme hakkı vermez.

Hayatınıza bir bakın. Hepimizin gerek okul gerek iş gerek akraba çevresinde; sevmediği, hatta nefret ettiği birileri muhakkak vardır. (Herkesle iyi anlaştığınızı iddia edip işin içinden çıkmayı sakın denemeyin, yemezler.) Şimdi bu insanlara karşı tavrınızı düşünün. Birçoğunuz uzak durup muhatap olmamayı ve bu insanla aynı ortamda bulunmamayı tercih eder. Yani sevmediğiniz bir insanla tartışıp keyfinizin kaçmaması için elinizden geleni yaparsınız. Peki sosyal medyadaki hiç tanımadığınız bu kişilerin suçu ne? Size, hakaret etme hakkını ve cesaretini veren, o kişinin sadece ekranınızda olması mı? Ama günün birinde sokakta karşılaşsanız, o kişiye aynı ağır küfürleri edecek kadar cesaretliyseniz bilemem tabi, orası sizin psikopatlık seviyenizle alakalı.

Sosyal medya, yaygınlaşmaya başladığı dönemden itibaren çok ağır kurbanlar verdi. Fazla kilosuyla alay edildiği için anoreksiya olup ölümün eşiğine gelen genç kadınlar, vücut hatları aşağılandığı için kontrolsüzce estetik operasyon yaptırıp sağlığından olan insanlar ve hatta tüm bu baskıyı ve şiddeti kaldıramayıp canına kıyan gençler ve daha niceleri… Bırakın insanlar görünmek istedikleri gibi görünsünler, yaşamak istedikleri gibi yaşasınlar. Birkaç saniye gördüğünüz ve oturup sohbet bile etmediğiniz; yaşam tarzı, yaşayış şekli, ruh hali gibi durumları hakkında en ufak bir fikrinizin olmadığı insanlara saldırmaya en azından kendi ruh sağlığınızın iyileşmesi adına son verin. Zira bu şekilde saldırgan tutuma sahip insanların ruh sağlığı bence pek de yerinde değildir.

Elbette üzerinde düşüneceğiz, analizleyeceğiz ve eleştireceğiz. Diğer türlü birbirimizi anlamamız pek de mümkün değil. Ancak kırmadan, dökmeden, insanların hayatlarıyla oynamadan yapalım bunu.

Nefret gerçekten bulaşıcı ve bence insanlık tarihi boyunca gelmiş geçmiş en tehlikeli silah. Bu silahı her daim üzerimizde taşımak ve yayılıp kullanılmasına sebep olmak ise son derece tehlikeli. Bırakalım bu “insan analizleme”, toplu taşımada yahut sokakta kendi iç sesimizle oynadığımız masum bir oyun olarak kalsın. Böylesi daha zararsız…

artık yeter

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Artık Yeter!

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık