Lambadaki Kelebeğin Hikayesi
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Lambadaki Kelebeğin Hikayesi

Yazan: Alican

0

Lambadaki Kelebeğin Hikayesi

Günlerce evden çıkmadım. Yayınevinden aldığım paranın tamamını aylardır üzerinde oturmayı hayal ettiğim mavi kadife koltuğa yatırmıştım. Evden çıkmamamın nedeni bu değil elbet. Yaptığım sanat hiç kimseyi kurtarmıyordu, ben de dünyayı patlatacak planların peşine düştüm. Aksi taktirde hiçbir şekilde yaşıyor gibi gözükmüyoruz. İntihar bir çıkış yolu değilken, çözümler sadece matematiktir. O yüzden dünyanın orada dönmesine lüzum yoktu. Patlayınca hepimiz eşit olacaktık.

Günlerdir perdeleri aralamadım. Bir kere fırtına çıktı. Aşağıya sert bir şey düştü. Büyük ihtimalle iki haftadır su vermediğim saksı çiçeğimdi… Yıkanmadım. Telefonumu hiç açmadım. Zil çaldı, kapıya bakmadım. Televizyon izlemedim. Bu yüzden televizyonun sesini kısmam için yukarıdan ayaklarıyla yere vuran olmadı. Yemek yemedim. Günlerdir midemin kabul ettiği tek şey buzdolabındaki biralardı.

Koltukta içim geçerken gözüm birden lambadaki kelebeğe takılıyor. Yaşıyor gibi durmuyor. Ölü gibi de. Zaten ölmüş olsa orada nasıl durabilir ki? Acaba kelebekler ölünce oldukları yerde yine de durabiliyorlar mıydı? Bir günlük ömrünü benim  evimde geçiriyor olması kelebeğin aptallığıydı, fakat bundan kelebeğin haberi yok. Yerimden zorla kalkıp kendimi mutfağa attım. Dolapta bulunan son biramı alıp aynı yerime gömülüyorum. Birkaç saate ölecek olan kelebeğin aptallığına kaldırıyorum şişeyi. Kelebek ölmeden, biram bitmeden kapı zili çalıyor. Kalkmamaya niyetliyim ama kapının ardındaki de bu defa gitmemeye… O kazanıyor ve yerimden kalkıp kapıya doğru gidiyorum. Kapıyı açtığımda karşımda duran küçük kahverengi gözleri olan, boynuna doladığı mor şalın neredeyse boynundan düşecek oluşuna aldırış etmeden duran, bir eli belinin arkasında diğer elinde ise yazmış olduğum ve parasını mavi kadife bir koltuğa yatırdığım kitabım olan tanımadığım kadının birisiyle kapı eşiğinde karşı karşıya duruyoruz. Belinin arkasında duran elini birden çıkartıp elinde duran silahı kafama dayadığında, içeride lambanın üzerinde duran kelebek ile aynı kaderi paylaştığımı düşündüm sadece. O eceli ile ölecekti, ben ise tanımadığım bu kadının elindeki silahın kafamda patlaması sonucunda.

‘’İçeri gir!’’

‘’Ben zaten içerideyim. Burası benim evim…’’

Daha ben dünyayı patlatamamışken, kadın silahı kafamda patlattı. Ben önde, kendisi arkamda oturma odasına geldik. Birden önüme geçti. Mavi olan kadife koltuğuma oturdu. Ben karşısında ayakta kaldım. Onu incelediğimde ne potansiyel bir katil, ne de hırsız gibi durmuyor. Ondan korkmamı beklemiyordu ama bir derdi vardı. Alkolün etkisiyle ayakta durmam güçleşiyorken, bu durum canımı sıkmaya başladı. O yüzden elindeki silahı tek hamlede alıp, rolleri değiştirdim.

‘’Ne istiyorsun benden?’’

‘’Hazmedemiyorum.’’

‘’Neyi?’’

‘’Sen kötü bir katilsin.’’

‘’Nasıl yani… Ben mi? Katil… Hem de kötü?’’

‘’Suzan’ı öldürmen deli saçmalığıydı.’’

‘’Bu saatte benim evimi basman kadar mı?’’

‘’Öldürmemeliydin işte. Sen onun yaşamasına fırsat vermedin.’’

‘’Eğer fırsat verseydim, belki ben yaşamayacaktım şuan. Bunu anlayamazsın.’’

‘’Sen kötü bir yazarsın.’’

‘’Şuan evimi terk etmeni rica ediyorum.’’

Oturduğu yerden sakince kalktı. Göz altlarını ovuşturdu ve gözaltı torbalarını iyice ortaya çıkardı. İyice bana yaklaştı. Elimdeki silahı tutmaya devam ederek aşağıya indirdim. Onu gitmesi için ikna ettiğimi düşünürken, ilk başta kafama yediğim silah darbesinin ardından yüzüme bir de tokat yiyorum. Bazı eylemler dünyayı patlatmaktan daha kolaydır. Kabul edilemez. Elimdeki silahı havaya kaldırarak bir el sıkıyorum. Bu sırada lamba patladı. Her yer karanlığa büründü. Yüksek olasılıkla kelebek öldü. Kadının ayak seslerinden evi terk ettiğini anlayabiliyorum. Silah elimde kaldı. Kulaklarımda ‘’sen bir katilsin…’’ cümlesi tekrarlanıyor. Hava aydınlanıyor. Mavi kadife koltuğum tozlanmış. Pereleri araladım. Akıtan banyo tavanımı yaptırdım. Üç saksı çiçeğimden ikisi mermer kenarında durmaya devam ediyor. Aşağıya bakıyorum, diğer düşen saksıyı görmedim.

‘’Sen iyi bir katilsin aslında…’’ cümlesini hiç duymayacağız. Kimse de anlamayacak.

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz. 

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Lambadaki Kelebeğin Hikayesi

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir