Her yazının bir ana fikri olmaz ve her insan bir amaç uğruna yaşamak zorunda değildir
  1. Anasayfa
  2. Öykü

Her yazının bir ana fikri olmaz ve her insan bir amaç uğruna yaşamak zorunda değildir

Yazan: abimopectore

1

Her yazının bir ana fikri olmaz ve her insan bir amaç uğruna yaşamak zorunda değildir…

Öykü: Her yazının bir ana fikri olmaz ve her insan bir amaç uğruna yaşamak zorunda değildir

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika hariç değil

Gözlerimin içine bak ve bana korkak olduğumu söyle diye meydan okudu kadın. Dudaklarındaki titremeyi kontrol altında tutmaya çalışarak.  Boşuna bir çabaydı,  başaramayacaktı yine. Titreme tüm vücuduna yayılacak gözleri dolacaktı. Ne kadar denerse denesin ağlamasını kontrol edemiyordu. Bu yüzden hala biraz kızıyordu kendine ama aslında ne tepkilerini ne de duygularını kontrol etmeyi sevmezdi. Ona kalsa her düşündüğünü de söyleyebilmeliydi insan. Dünyadaki yaşam Big Bang’ten bu zamana bir filme alınsa ancak birkaç saniyelik uzunlukta yaşamlardı bizimkiler. Saklamaya,  bastırmaya,  zorlamaya ne gerek vardı?

İşte bir kadın çok sevdiği bir şairin dizilerine konu olabilecek kadar cesur olabilmişti! Şairi böyle düşündürecek ne yapmıştı kadın acaba? Belki de hiç var olmamış bir kadını mı kıskanıyordu? Bu düşünce gülümsetti onu. Belki de kadehindeki kırmızı şaraptan aldığı yeni yudumuydu onu gülümseten.  Her neyse. İkisi birlikte iyi gitmişti.

Yalnızdı ama en azından sokak lambalarına bakarak içmediği için minnettardı. Bir de sarı sokak lambalı çirkin caddelerin melankolisini kaldırabilecek gibi değildi. Her ne kadar sevmese de bu evi çok güzel bir körfez manzarası vardı. Hele ki bulutsuz yaz akşamlarında şarabına yakışan kaliteli bir peynir tadı bırakıyordu gördükleri zihninde.

Birden gördüklerinin estetiğini ne çok önemsediğini fark etti. Ne zamandır böyle olduğunu düşünmeye başladı. Bulamadı. Aman canım dedi bundan doğal ne var sanki? Hem nesnelerin ne önemi var? Mutlu ve rahat olmanı sağlayan onlar değil ki. Güzel bir şeyler görmek istediğinde  sevgilinin suratı yanı başındaysa nasıl mutsuz olabilir ki insan? Hayali bile ısıttı içini,  elleri ısıtan kahve kupası misali. Kahve yerine sevgilinin kokusunu çekti içine.

Ayak ucundaki kadehi devirmesiyle uyandı. Hiç rüya görmemişti.  Oysaki okuduğu bir gazete haberinde en son düşündüklerini rüyasında gören insanlarla ilgili bir araştırma okumuştu. Ya bilim adamları ya da gazeteler yalan söylüyordu. Bilime konduramadı,  gazetelere sövdü. İlgi çekmek için her şeyi yapıyorlardı nasılsa. Koltuk minderleriyle yaptığı yer yatağından kalkıp yatağına gitti.  Aslında sabah olmuştu ama uyumaya devam etmek niyetindeydi. Güne başlamaya nedeni yoktu. Ya da uyamak yerine yapabileceği daha iyi bir şey. Yapmak zorunda olduklarını istemiyordu. Yapmak istediklerine ise izin yoktu. Anlayamıyordu insanlar neden yasaklara ihtiyaç duyuyordu? İşte tüm aklı başında insanlar işaret parmağını sallıyordu ona. Koro halinde cıkcıklıyor hep bir ağızdan kınıyorlardı. Varsın istediklerini yapsınlar. Onların da yaptıklarının doğru olduğuna ikna olmak için farklı olanı yanlışlamaya ihtiyacı var.

Sitemizdeki diğer öykülere de göz atabilirsiniz.

Bizleri twitter üzerinden de takip edebilirsiniz.

Her yazının bir ana fikri olmaz ve her insan bir amaç uğruna yaşamak zorunda değildir…

İlginizi Çekebilir
Bedenini

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Harika olmuş gerçekten

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir