Her şeyi bir kenara bırakırsak eğer
  1. Anasayfa
  2. Deneme

Her şeyi bir kenara bırakırsak eğer

"Günden güne daha da yalnız, daha da sessiz, daha da kabullenmişiz bu hayatı."

0

Her şeyi bir kenara bırakırsak eğer

Yaralı adamlar, yaralı kadınlara sarılır. Sonra birlikte ne iyileşirler, ne de kanarlar. Sıcak bir sarılma yaşanırsa ne ala! Şu hayatta yaralanmayan kaç kişi kaldı ki? Kabukların üzeri yine kabuk bağlıyor. İşte bu yüzden sevemiyoruz ve sevilemiyoruz! Hatta sevinemiyoruz gönlümüzce. Öyle kuşatılmışız ki aslında… Hayatımızı standart bir hikâye üzerine kurup, herkesin yaşadığı bir yaşamı seçmek zorunda bırakılmışız. Dizilerimiz, kitaplarımız, sinema filmlerimiz bize hep aynı doğruyu defalarca gösterip durmuş. Kimin doğrusu olduğunu bilmeden kabul etmişiz nihayetinde! Hayallerimizi küçük tutup, o hayallerden daha küçük hayatlar yaşamayı bir ayrıcalık saymışız. Her şey aynı ölçülerinde kalmış; ne büyümüş, ne de küçülmüşüz…

Günden güne daha da yalnız, daha da sessiz, daha da kabullenmişiz bu hayatı. Görmemek, duymamak, konuşmamak ve sevmemek hastalığı yayılmış evden eve… Bir yerlere saplanıp kalmak… Saplandığın yerin durmadan kanaması… Herkes ne kadar iyi yaşadığını sergileye dursun, herkes öyle kederli ve yalnız ki! Geçen günlerin acısı, gelen günlerin belirsizliği ve üstüne binen bin türlü belayla çarpışmaktan yorgun yüreklerimizle çıkmışız sokaklara. Kalabalık sokaklardaki yalnızlar sürüsüne katılmışız!

Ağlamak usul usul ve karanlık odalarda yapılır olmuş. Ki gözyaşları başkalarını da kanatır çoğu kez. Başka acılar da doğurur. Ve çaresizlik en büyük yaradır bu gezegende… Herkes, aklınıza gelen herkes çaresizdir bilinenin aksine. En zengininden en fakirine kim varsa! Zengin çaresizdir çünkü koruması gereken bir güce sahiptir. Fakir çaresizdir çünkü yaşamak zorundadır tüm yoksunluklarına rağmen… En talihsizi de, kendinden çok şey beklenilen insanların durumudur. Çoğu, başarısız bir projeden öteye gidemez. En başarılı görülen-sayılan insanların bile içlerinde bir yerlerde büyük başarısızlıkları, olduramadıkları bir şeyler vardır. Hayat garip bir oyundur ve anlamaya çalıştıkça daha da anlaşılmaz olur aslında! Ve anlaşılmazlık arttıkça daha da pisliğe gömülür insan… Bu hayatta en pis olan, yalnızlığın ta kendisidir!

Gece iyidir her şeye rağmen. Sessizlik ve huzur vardır genellikle. Hele bir de dolunay varsa, gökyüzünün en huzurlu tablosuyla karşı karşıyadır insan. Çokça sigara yaktırır ve bin çeşit soru takılır akıllara. O an en kötü şey, soruların hiçbirine cevap bulamayışımızdır. Bu yoksunluktur. Başarısız bir yazar, gece yarısı belli belirsiz kelimelerle tükenir. Tüketir ömrünü boş kâğıt parçalarını doldurarak… Ve huzurlu bir uyku yalnız masallarda olur, bir prensin öpücüğüyle son bulan… Gerçek hep farklı işler!

Bir kere kırabilirsen öğrendiğin gerçeğin duvarlarını, o zaman yeni bir hayatın başlangıcına ilk adımı atabilirsin. Sıyırabilirsen kendini, bedenini sarmış gözlerden; kendi hikâyeni yazabilirsin. Ve başrolünde dünyanın en kıymetli insanı olan kendini oynatabilirsin. Bir kere denemek gerek özgürlük iklimini… Sorulara cevap bulabilmek için inat etmek gerek…

Eğer dünya kötü diye mızmızlanıp duruyor ve hiçbir halt yapmıyorsan; yani tembelsen, korkaksan, bencilsen, bu hayatın çekilmez yanlarında saf tutup bir ömür içindeki kederle kahrolacaksın. Bunun yanında,  yaşadığın hayatı sorgulayıp yeni bir yola girebildiysen de ne mutlu sana! Kendi seçtiğin yolda bir gün ilerlemek, başkalarının yolunda sürünmekten daha iyidir! Ve seçimler bazen mutluluk getirmez. Ama hayat mutluluktan da ibaret değildir. Bunu anlamak, hayatı anlamakla eşdeğerdir…

03.00 10.11.15

Her şeyi bir kenara bırakırsak eğer

Yazarın (KorsanKalem) diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.
İnstagram hesabımızı da takip edebilirsiniz.

Her şeyi bir kenara bırakırsak eğer

İlginizi Çekebilir
Mor

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir