After Styling Feride Kuaför
  1. Anasayfa
  2. Öykü

After Styling Feride Kuaför

Yazan: Alican

0

After Styling Feride Kuaför

Hayatım kısa kısa cümlelerle yazılmış hikâyeler gibi. İlk bakıldığında bir şey anlatmıyormuş gibi ama içerisi beni yakıııııyooooooor!

 Babam fakir bir devlet adamıyken öldü bana göre. Diğerlerine göre bakkal… Gömdüğümüz sırada mezar başında sadece beş kişi vardık: Babaannem, annem, halam, ben ve imam. Ben kendi kara saçlarımı örüp olanları izliyordum… Halam ojeli tırnaklarını yerken, babaannem Alzheimer olduğu için komşuya mevlide geldiğimizi sanıyordu. En çok annem ağladı. Tam 40 gün boyunca geceli gündüzlü en çok annem ağladı, ama yine de ailecek ölü evinde kavrulan helva samimiyetini yakalayamadık. Daha babamın yedisi çıkmadan halam darbukacının birisine kaçtı. Babaannem ise artık bizi hiç tanımamaya başladı ve sabahın bir kör vakti

“Kerime’nin bugün 2. Yaş günü var, eve gidiyorum ben… Pasta yapacağım…” notunu bırakarak darbukacı bir abiiimize kaçan ve nerede olduğunu bilmediğimiz halamın doğum günü hazırlıkları için bizi terk etti. Babaannemi bir süre çok aradıysak da bulamadık. Ben sekiz yaşımda bir kız çocuğu olarak ancak oyuncak bebeklerime zaman ayırabiliyordum zaten. Bebeklerimden arda kalan zamanımı da mahalledeki kızların saçlarını yapıp oje fırçasına küçük gelen tırnaklarını renk renk boyayarak, bu kızlardan hoşlanan mahalledeki erkekler için ertesi gün ne giymeleri hakkında fikirler verip onlara minik dokunuşlar yapıyor ve her defasında anneleri tarafından anneme “Senin bu küçük zilli, boyuna posuna bakmadan bizim kızları da yoldan çıkartacaaaaak Füsun…” diyerek yaka paça evime gönderiliyordum. Onlara göre sorun ben değil annemdi, ama hepsi her defasında annemi değil beni görünce şeytan görmüşe dönüyorlardı. Annem ise kıç kadar olan evimizi günde milyonlarca kez silip, akşam güneşi bizim sokağa vurur vurmaz kilimi yan komşunun serdiği kilime eşit gelecek şekilde serip oturmaya başlardı. Bütün mahalle bir olup beni konuşurlardı: “Feride okumaz…” “Biraz serpilsin koca ister bu…” “Gittiği yol yol olsun da, varsın erken evlensin…” “Yarın öbür gün karnı dolu gelirse ne olacak yaaaa?…” “Baba da yok…” “Baba lazım…” “Bizim kızlardan uzak dursun.” “Bizim adamların gözüne çok batıyor bu Feride…” “O caddede bekleyen karılar gibi yapacak bizim kızları…” “Okusa da bir şey olsa bari…” “Hiçbirimiz kaldıramayız valla…” “En iyisi mi taşının buradan…” “Baba lazım Feride’ye…” “Baba… Baabaaaaa… Babaaaa… Babaaaababababababbaaaaa!”

Ne zaman iki binanın arasına otursam, o binaların arasından yukarıya bir his bırakırım. Bir dua ölüye ne zaman ulaşır bilmem. Bir dua ölüye nasıl değer bilmem. İsterim ki bir dua eğer ölüye ulaşıp ona değiyorsa, o ölü daha fazla derine inmeden üzerinde çiçekler açsın. Bugün babamın mezarının üstü açan çiçeklerden gözükmüyordu. Babam öldüğünden beri sanırım bu dördüncü kez gidişimdi mezarına. Önemli olan niyet derler zaten. Hangimiz ölünün helvasını yerken üzüldük? Onun hiç kızı olmadım. Ona hiç sözler vermedim. Ona dedim ki: “Kim ne dediyse onu oldum baba. Gözün arkada kalmasın. Anneme; “Senin bu küçük zilli boyuna posuna bakmadan bizim kızları da yoldan çıkartacaaaaak Füsun…” diyen hangi kadın vardıysa, hepsinin arkasından güldüm. Onlar için okumadım. Onlar için var olmadım. Onlar için yok da olmadım. Hep buraların kızı kalmaya devam ettim. Diğer kızların markası oldum. Düğünlere hazırladım. Doğum günlerine hazırladım. Törenlere hazırladım. Partilere hazırladım. Her gece herkesin yatağına onlarla girdim. Bir sonraki güne tekrar yine ben hazırladım. “After Styling Feride Kuaför ile burada seni çok barındırmayız…” diyen Kahveci Yusuf’un okey salonunun karşısından en çokta sabaha karşı kızları caddeye ben tek başıma uğurladım.”

Bugün dükkâna erken geldim. Bugün dükkânı ben açtım ve kahvemi kendim yaptım. Radyonun tuşuna bastım. Hakan Peker çalarken, kapının önünde siyah saçlarıma vuran akşam güneşinde yıkandım. Kızları bekledim. Bu sırada önümden kucağında oyuncak bebek olan perişan halde yaşlı bir kadın geçti. Daha dükkânın önündeki adımlarını tamamlamadan önüne atladım. ‘’Babaanne!’’ diye çığlık attım. Herkes baktı. Babaannem yürümeye devam etti. Omuzuna dokunup durdurdum. Zorla dükkânın önündeki mermere oturtturdum. “Nerelerdesin sen babaanne?” diye sordum. Çünkü unutmak ve samimiyetsizlik budur. “Kerime’nin bugün yaş günü. Eve gidiyorum. Pasta yapacağım.” dedi kurumuş dudağını ısırıp kanatarak… “Peki bu kucağındaki bebek kimin babaanne…” diye sordum. “Feride.” dedi. Arkasından; “Babası öldü bunun. Anası bakmaz zaten. Bırakırsam bu kız kim bilir ne hallere düşer. Aldım yanıma…” diye ekledi.

Bizleri instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

Konuklarımızın diğer yazılarına da göz atabilirsiniz.

After Styling Feride Kuaför

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir